Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2018/3431 E. 2019/5432 K. 05.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3431
KARAR NO : 2019/5432
KARAR TARİHİ : 05.12.2019

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davası hakkında Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen davanın kabulüne yönelik 2014/443 esas ve 2017/344 karar sayılı ve 23.05.2017 tarihli hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik kararın süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, dava dışı Finansal Kiralama A.Ş. tarafından davalıdan satın alınarak davacıya finansal kiralama sözleşmesiyle kiralanan cihazın tesliminden sonra sürekli sorun çıkardığını, mahkeme kanalıyla yapılan tespitte makinenin ikinci el olduğunun, A ekseninin bozuk olduğunun ve toleranslara uygun çalışmadığından değiştirilmesi gerektiğinin, ayıbın gizli ayıp olduğunun belirlendiğini, tespitten sonra da A ekseninin arıza vermesi üzerine davalıya 11.04.2014 tarihinde ayıp ihbarı yapıldığını ve A ekseninin davalı tarafından değiştirildiğini, dava dışı Finansal Kiralama A.Ş. tarafından davacıya 19.04.2014 tarihinde dava açma ve kendisini temsil etme yetkisinin verildiğini iddia ederek gizli ayıplı makinenin iadesi ile finansal kiralama kuruluşunca davalıya ödenmiş bedelin finansal kiralama şirketine iadesine, iade edilecek bedele makinenin teslim tarihi olan 20.05.2013 tarihinden itibaren TCMB kısa vadeli krediler için uygulanan avans faizinin uygulanmasına, ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre bu mümkün olmaz ise malın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının ikametgahına göre Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, yetkiye itiraz ettiklerini, dava konusu makinenin 25.04.2013 tarihli finansal kiralama sözleşmesine istinaden davacıya sağlam ve çalışır olarak teslim edildiğini, zaman aşımının dolmuş olduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan delil tespitinde sadece makinenin gözlemlenerek raporun hazırlandığını, tespit raporlarına itiraz ettiklerini, davacının makineyi bir yıldır kullandığı nazara alınarak elde ettiği yararın mahsubu gerektiğini savunarak davanın yetki yönünden ve esastan reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu ve davalı şirketten satın alınan protez diş kazıma makinesinin dava dışı şirket tarafından davacıya finansal kiralama yoluyla bırakıldığı, KDV dahil 130.241,46 TL olarak değerinin belirlendiği ve makinenin ayıplı olduğuna dair ayrıntılı tespit yapıldığı, elektrik mühendisi ve makine mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 25.02.2016 tarihli rapora göre, makinenin keşif tarihi itibariyle atıl olup kullanılamadığı, cihazın kurulumundan sonra 30.05.2013 tarihinde cihazın kontrol ünitesi gibi önemli bir ünitesinin arızalandığı, 19.06.2013 tarihinde cihazın Z eksen kayması hatası verdiği ve bu hatanın nakliye sırasında olabileceğine dair servis elemanlarınca ibare düşüldüğü, cihazın bu kadar sürede peş peşe hata vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve makinenin ayıplı olduğu, davalı vekilinin rapora itirazı doğrultusunda yeniden rapor alınması için davalı vekiline gerekli delil avansından eksik kalan kısmı yatırmak için süre verildiği ve 26.05.2016 tarihinde ihtarlı davetiye tebliğine rağmen süresi içerisinde gerekli masrafın yatırılmadığı, davalı vekiline verilen kesin süreli ihtarın yasaya uygun olup tebligatın usulüne uygun yapıldığı, dosyada mevcut ve birbirini destekleyen raporlara göre, dava konusu makinenin ayıplı olup ayıbın kullanım sırasında zamanla ortaya çıktığı, bu nedenle davacının 6098 Sayılı TBK’ nın 219, 227 ve 231. maddelerine göre dava açmakta haklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede Alanya ve İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna dair hüküm olduğundan Alanya Mahkemeleri’nin de yetkili olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, satış sözleşmesinin feshine, makinenin davalıya teslimi ile satış bedeli olarak ödenen 130.241,46 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, davacı tarafın finansal kiralama yoluyla davalı şirketten bir adet diş kazıma makinesi satın aldığı, yargılama sırasında satış bedelini finansal kiralama şirketine ödemiş olduğu için davada alacaklı sıfatını kazandığı, diş kazıma makinesinin tesliminden kısa bir süre sonra ve kısa aralıklarla sürekli arıza yaptığının servis bakım fişlerinden anlaşıldığı, dosya kapsamına göre davalı tarafından davacıya satılan diş kazıma makinesinin kurulum tarihi 20.05.2013 tarihinden itibaren kısa aralıklarla sürekli ve ciddi arıza vermesi karşısında, satılan ürünün ayıplı olduğu, ayıbın da makine çalıştırıldıktan sonra ortaya çıkmış olması nedeniyle gizli ayıp olarak nitelendirilmesi gerektiği, davacı vekilinin 23.05.2017 tarihli duruşmada, dava konusu makine kullanılamadığı için terditli taleplerinden vazgeçerek makineyi iade etmek suretiyle bedelinin tazminini istediklerini beyan ettiği, davalı vekilinin ise, davacı tarafın talepten vazgeçmesine muvafakat etmediklerini bildirdiği, dava konusu makinedeki ayıbın ilk kez 30.05.2013 tarihinde ortaya çıktığı, 15.02.2014 tarihine kadar ayıp nedeniyle arıza vermeye devam ettiği, davacı tarafça davalıya ayıptan dolayı 14.05.2014 tarihinde ayıp ihbarı yapıldığı, beş gün içerisinde makinenin satış bedeli, tamirat masrafları, tamirat aşamasında kullanmaktan mahrum kalınması nedeniyle zararları saklı kalmak üzere zararlarının tazmininin talep edildiği, davalının ise 29.05.2014 tarihli ihtarnameye cevabında, davacının elektrik tesisatının eski ve yetersiz olmasından kaynaklanan zararların davacıya ait olduğunu bildirdiği, davacı tarafça 28.02.2014 tarihinde delil tespiti isteminde bulunulduğu ve eldeki davanın da 15.07.2014 tarihinde açıldığı, bu nedenle TBK’nın 231. maddesindeki zamanaşımı süresi dolmadığı gibi ayıp ihbarının da süresi içerisinde yapıldığı, (1) davacı vekilinin istinaf nedenleri yönünden; İlk Derece Mahkemesi’nce dava konusu makinenin davalıya iadesine ve makine bedeli olan 130.241,46 TL’nin makinenin davalıya iade tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde faiz istemi de unutularak hüküm kurulmasının doğru olmadığı, (2) davalı vekilinin istinaf nedenleri yönünden; davacının talebinin cihazın iadesi ile bedelinin tazmini olduğu halde mahkemece talep aşılarak taraflar arasındaki sözleşmenin feshine karar verilmesinin, HMK’ nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, diğer yandan dava dilekçesinde dava değeri 175.240,46 TL olarak gösterilmiş olup, yapılan yargılama sonucunda makinenin satış bedeli olan 130.241,46 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, hüküm fıkrasında davanın kabulüne hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, dava değeri ile hükmedilen değer arasındaki fark yönünden dava reddedilmiş olduğundan, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine AAÜT uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi, ayrıca yargılama giderlerinin de kabul-red oranına göre oranlanarak taraflara yükletilmesi gerekirken, mahkemece dava tam kabul edilmiş gibi hüküm kurulmasının doğru olmadığı, (3) davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri yönünden; hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tespit bilirkişi raporunun birbirini doğruladığı, raporların dosya kapsamına uygun olup denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu nedenle davalı vekilinin yeniden rapor alınması talebinin yerinde olmadığı ve davacının ayıp ihbarının süresinde olmasına göre, davalı vekilinin bu yönlere ilişen istinaf başvurusunun yerinde olmadığı gerekçesiyle yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, yukarıdaki (3) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin sair istinaf başvurusu nedenlerinin esastan reddine, yukarıdaki (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının davasının kısmen kabulü ile dava konusu 101 seri numaralı … diş kazıma makinesinin gizli ayıp nedeniyle davalı tarafa teslimine ve satış bedeli olarak davalıya ödenen 130.241,46 TL’nin makinenin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, iş bu karara karşı davalı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
(1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen yetkiye yönelik temyiz itirazının reddi gerekmiştir.
(2) Dava, ayıplı malın bedelinin iadesi davasıdır. Davacı, dava konusu malın ayıplı olduğunu ispat külfeti altındadır. Dosyadaki mevcut raporlar, dava konusu makinenin ayıplı olup olmadığını tespit etmek bakımından yetersizdir. Bu sebeple İlk Derece Mahkemesi’nce tahkikata devam ile malın ayıplı olup olmadığını saptamaya yönelik HMK’nın 324. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bilirkişi masrafı davacıdan alınıp denetime elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile malın ayıplı olduğunun kabul edilerek hüküm tesis edilmesi ve bu hükme yönelik bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu ve yeniden rapor alınması gerektiği yönündeki davalı istinaf sebeplerinin Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesi doğru görülmemiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/1559 esas ve 2018/653 karar sayılı ve 26.04.2018 tarihli kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davalı vekilinin yetkiye yönelik temyiz itirazının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/1559 esas ve 2018/653 karar sayılı ve 26.04.2018 tarihli kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.