Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2018/1885 E. 2018/5798 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1885
KARAR NO : 2018/5798
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali, karşı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davacı ile dava dışı kişi arasında imzalanan genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesini davalının öncelikle 10.000 TL limitle müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının kısmen itiraz ettiğini, ancak kredi limitinin sonrasında banka ile asıl borçlu arasındaki mutabakatla 90.000 TL’ye artırıldığını, davalının da bu limit dahilinde kefaletini sürdürdüğünü ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalının yalnızca 10.000 TL için kefil olduğunu ve bu borcun da ödenerek kapandığını, sonrasında yapılan limit artışı ile ilgili davalıya bilgi verilmediğini belirterek davanın reddine ve %20 oranında tazminata , karşı davasında ise icra takibi nedeniyle davalı/karşı davacının ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişiler raporuna göre, asıl davacı ve dava dışı kişi arasında imzalanan 11.02.2009 tarihli kredi sözleşmesinde asıl davalı-karşı davacının imzası olmadığından asıl davacı-karşı davalının bu krediye ilişkin talepte bulunamayacağı, asıl davalı-karşı davacının imzasının olduğu 16.05.2008 tarihli kredi sözleşmesinde kefil olduğu miktar kadar sorumlu olacağı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile takibin 10.000,00.-TL bedel ile sınırlı olmak üzere devamına, davacı haksız olarak azami hadden takip başlattığından reddedilen asıl alacak olan 48.670,52 TL ‘nin %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, tanık beyanlarıyla da sabit görülen karşı davacının manevi zararının kısmen de olsa karşılanması gerektiği gerekçesiyle karşı davanın kısmen kabulü ile 4.000 TL manevi tazminatın asıl davacı-karşı davalıdan alınarak asıl davalı karşı davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
(1)Asıl dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptaline konu icra takibinde, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve diğer sözleşmelerden kaynaklanan alacak olmak üzere iki ayrı alacak kalemine yönelik olarak takibe geçilmiştir. Davalı icra takibine konu 6.863,48 TL asıl alacakla ilgili genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunmasından dolayı asıl alacak ve bu alacağın ferilerinden sorumludur. Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere diğer kredi alacağı genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığından davalı bu alacak kaleminden sorumlu tutulamaz. Davalı ancak kefalet limiti olan 10.000 TL ve kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından dolayı genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesinden doğan borçtan sorumlu olup, bu hususların dikkate alınmaması doğru değildir.
(2) Asıl dava kısmen kabul edildiği halde icra takibinden dolayı davalının herhangi bir kişilik hakkının zarar görmediği ve davacının da kısmen haklı olduğu gözetilmeksizin, yasal koşullar olmadığı halde karşı davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
(3)Asıl dava da reddedilen miktar yönünden davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığı halde davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
(4) Yine hüküm altına alınan alacak likit ( belirlenebilir) olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi ve kabule göre de hüküm fıkrasında davalının itirazının ne kadar bedel üzerinden iptaline karar verildiği anlaşılamamış olduğu gibi faiz ve diğer feriler konusunda herhangi bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 14/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.