Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2018/1509 E. 2018/5584 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1509
KARAR NO : 2018/5584
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki çek iptali, menfi tespit ve alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davacının davalıdan bedelini peşin ödeyerek inşaat malzemesi satın aldığını, satın aldığı bu malzemelerin tamamının kusurlu ve ayıplı olduğunun davacıdan malzemeleri satın alan müşterileri tarafından bildirildiğini ve bir kısım malzemelerin davacıya iade edildiğini, oluşan zarardan davalının sorumlu olduğunu, durumu davalıya bildirmesine rağmen davalının zararını gidermediğini, ayrıca davacının sipariş ettiği malzeme karşılığında davalıya 3 adet çek verdiğini, davacının bu malzemeleri almayacağını bildirerek çeklerin iadesini talep etmesine rağmen davalının çekleri iade etmediği gibi malzemeleri de göndermediğini ileri sürerek çeklerin iptaline, ayıplı malzemeler nedeniyle oluşmuş ve oluşacak zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile 22.470,43 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının söz konusu çeklerde keşideci olduğunu ve çeklerin iptalini talep edemeyeceğini, borcuna karşılık çeki rızasıyla verdiğini, davalının bu çekleri müşteri çeki olarak diğer firmalara verdiğini, davacının tazminat talebinin de yerinde olmadığını, malzemeleri depolama konusunda gerekli dikkat ve özeni göstermemesi neticesinde bir hasar meydana gelmişse bundan davalının sorumlu tutulamayacağını, ayrıca incelenen binalarda kullanılan malzemelerin davalıdan alınan malzemeler olup olmadığının anlaşılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının müşterilerine sattığı malzemelerin kullanıldığı binalarda yapılan keşfe göre hasarın dava tarihi itibariyle 22.470,43 TL olduğu, bu itibarla davalının satmış olduğu malzemelerin ayıplı ve kusurlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, dava konusu çeklerin iptali ile davacının çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 22.470,43 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, 3 adet çekten dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ve uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı dava açarken maktu harç yatırmış ıslahla ise dava konusu zarara ilişkin eksik harcı tamamlamıştır. Ancak borçlu bulunmadığının tespiti istenen 3 adet çeke ilişkin çek bedellerinin toplamı üzerinden dava açılırken yatırılması gereken nispi harcı yatırmamıştır. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28.maddesinde karar ve ilam harcının 1/4’ünün peşin alınacağı hükme bağlanmış ve aynı Yasa’nın 32. maddesinde eksik harç tamamlanmadıkça müteakip işlemlere, somut olayda yargılamaya devam edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece belirtilen yasa hükümlerinde öngörülen işlemlerin tamamlatılması için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yargılamaya devam olunması doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07/11/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3/2 Maddesi gereğince; Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Buna göre; HUMK’nun 428. Maddesinde, temyiz sebepleri maddi hukuka ilişkin temyiz sebepleri ve usul hukukuna ilişkin temyiz sebepleri olarak gösterilmiştir.
Usul hukukuna ilişkin temyiz sebepleri ise mutlak bozma sebepleri ve nispi bozma sebepleri olarak ikiye ayrılır.
Bir kararın usul hukukuna ilişkin nispi bozma sebeplerine göre bozulabilmesi için usul hukukuna ilişkin bozma sebebinin kanundaki ifade ile “kusur ve hatanın lahik olan hükmü tağyir edecek derecede” bulunması gerekir. Yani, usul hukukuna ilişkin aykırılığın verilen hükmü etkileyecek nitelikte olması gerekir. (Bakınız: Özekes M., Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku, 15. Baskı, 2017, s. 2346-2356)
Eksik harçla yargılamaya devam etmek usul hukukuna aykırı ise de bu durum verilen hükmü etkileyecek nitelikte olmadığından, usul hukukuna aykırı bu durum nispi bir bozma sebebidir ve bu haliyle tek başına bozma sebebi yapılamaz.
Somut olayda; peşin harç eksik yatırılmış, bu durum davalının itirazına uğramamış ve hâkim tarafından da fark edilmemiştir.
Ancak mahkemenin hatası bununla kalmamış ve nihai kararda her biri 5.500,00 TL olan üç adet çek hakkında toplam 16.500,00 TL için menfi tespit kararı ve 22.470,43 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen hüküm altına alınan miktarların toplamı olan 38.970,43 TL matrah üzerinden nispi karar harcı hesaplayacağı yerde sadece 22.470,43 TL matrah üzerinden nispi karar harcı hesaplanarak harç yönünden yanlış bir karar vermiştir.
Bu itibarla; Dairemizce işin esasının incelenerek başka bozma sebebi varsa bunların yanında eksik harç hesaplanması nedeniyle de yerel mahkeme kararının bozulması ve şayet başka bozma sebebi yoksa hükmün yanlış harç yönünden düzeltilerek onanması gerektiği görüşünde olduğumdan, saygıdeğer çoğunlukça yazılı şekilde verilen bozma kararına muhalifim.07.11.2018