Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2017/5595 E. 2019/2849 K. 02.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5595
KARAR NO : 2019/2849
KARAR TARİHİ : 02.05.2019

Davacılar müteveffa … mirasçıları 1-… vek. Av. … ile davalı … vek. Av. … arasında görülen dava hakkında … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 28.09.2016 gün, 2015/686 E.-2016/412 K. sayılı hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 05.07.2017 gün, 2016/20373 E.-2017/5640 K. sayılı ilamına karşı davalı vekilince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, davalı ile dava dışı Şekerbank arasında akdolunan kredi sözleşmesinde davacının da kefil olarak yer aldığını, ayrıca davalının adına kayıtlı taşınmaz üzerinde kredi borcunun teminatını oluşturmak üzere banka yararına ipotek tesis edildiğini, davalının kredi borcunu ödememesi üzerine temerrüde düşmesi sonucu, davacının kefili bulunduğu banka alacak miktarını alacağın temlik edilmesi koşuluyla ödediğini, bu konuda dava dışı banka ile davacı arasında imzalanan temlik sözleşmesi ile bankanın ipotek hakkıyla birlikte 38.060,00 TL tutarındaki alacağını davacıya temlik ettiğini, davacının yapmış olduğu bu ödemeden dolayı alacağının rücuen tahsili için davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla giriştiği takibin davalının itirazı üzerine durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının dava dışı banka tarafından temerrüde düşürülmediği gibi temlik işleminin de geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, kredi borcunun tahsiline yönelik dava dışı banka tarafından düzenlenen kat ihtarnamesinin taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, böylece davalının temerrüde düşürülememesi sonucu banka alacağının muaccel olmadığının saptandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2015/4055 E.-2015/7763 K. sayılı ilamı ile “sözleşme hükmü gözetildiğinde davalının kredi sözleşmesindeki bildirdiği adresine çıkarılan ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ olunduğu dikkate alınarak mahkemece işin esasına girilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı kredi borçlusundan 36.560,00 TL anapara ve 6.365,58 TL faiz olmak üzere toplam 42.925,58 TL alacaklı olduğu, davacının takip talebinde 4.043,88 TL işlemiş faiz alacağı talep ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 05.07.2017 gün, 2016/20373 E.-2017/5640 K. sayılı ilamı ile onanmış, onama ilamına karşı davalı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
(1)Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2)Mahkemece hükme esas alınan 16.06.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda, davacı tarafından 01.06.2011 tarihinde davalı-kredi borçlusu …’nun hesabına yatırılan 34.245,00 TL’lik tutarın dağılımı yapıldıktan sonra 2.139,69 TL tutarın bankaca fazla tahsil edildiği yönünde bir tespitte bulunulmuştur. Davacı her ne kadar davalı-kredi borçlusu …’nun kredi borcunu ödemesi nedeniyle bankanın haklarına halef olacak ise de, bu halefiyet davalının bankaya olan gerçek kredi borcu miktarı kadar olmalıdır. Banka tarafından borç olmadığı halde fazla tahsil edilen miktarın davacı tarafından davalıdan tahsili istenemez. Öte yandan davacı takip talebinde takip öncesi işlemiş faiz alacağını, 24.11.2011-17.02.2012 tarihleri arasında istemiş olmasına rağmen yukarıda anılan ek bilirkişi raporunda takipte işlemiş faiz alacağı olarak istenilen bu tarih aralığı gözetilmeksizin hesaplama yapılmıştır. Açıklanan bu hususlar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece yapılması gereken iş dosyanın konusunda uzman bir bilirkişiye ya da bilirkişi heyetine tevdii edilerek banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, davacının davalının kredi borcu dolayısıyla bankaya ödemesi gereken gerçek miktarı tespit etmek, varsa faiz alacağını takip talebindeki tarih aralığı gözetilerek belirlemek ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davalının sair karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle Dairemizin 05.07.2017 gün, 2016/20373 E.-2017/5640 K. sayılı ilamının kaldırılmasına, hükmün BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 02/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.