YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3912
KARAR NO : 2019/2293
KARAR TARİHİ : 04.04.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma üzerine yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, davalı şirketin, dava dışı … Gemicilik….A.Ş nam ve hesabına düzenlenmiş bir kısım faturalara dayanarak davacı aleyhine icra takibi yaptığını,icra dosyasına sunulan taahhütname kapsamındaki borcun ödendiğini, taahhüt edilen borcun kapsamına girmeyen ve taahhüt tarihinden çok sonra düzenlenen faturalara dayalı takip yapan davalının kötüniyetli olduğunu, talep edilen akdi tazminat ve cezai şartın dayanağı bulunmadığını, sözleşme ile aylık %2 oranın da faiz talep edilmesinin de fahiş olduğunu ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın ticari nitelikte olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, gemilere yakıt temin eden müvekkili şirketten, davacının yetkilisi olduğu dava dışı … Gemicilik….A.Ş’nin donatanı olduğu gemiye yakıt satın aldığını, fatura bedeli ödemelerinde aksaklık meydana gelince davacının, vadesi gelmiş borcun ödenmesi ve bundan sonra doğacak borçların ödenmesine ilişkin iki adet taahhütname verdiğini, bu taahhütnameler ile davacının, borçtan dava dışı şirket ile birlikte şahsen sorumlu olduğunu kabul ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 29.01.2015 tarih 2014/15931 E. 2015/1218 K. sayılı kararı ile ”1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-İİK’nun 138/3 maddesi uyarınca icra takiplerinde vekalet ücreti miktarı alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın icra memuru tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanır. Mahkemece bu husus gözardı edilerek %12 oranında vekalet ücretini de kapsayacak şekilde itirazın iptaline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, takipten sonrası için faize faiz yürütülecek biçimde hüküm kurulmasında 818 sayılı BK’nın 104/son (6098 Sayılı TBK’nın 121.) maddesine aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuş, taraf vekillerince karar düzeltme talep edilmesi üzerine Dairemizin 29.09.2015 tarih 2015/8179 E. 2015/11512 K. sayılı ilamı ile ” 1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen karar düzeltme talebinin reddi gerekmiştir. 2- Dava, İİK’nın 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olduğu halde, Dairemizin 29/01/2015 tarih, 2014/15931 E, 2015/1218 K. sayılı bozma kararında davanın niteliği yönünden maddi hata yapılarak bozma gerekçesi oluşturulmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün “takip talebinde %12 akdi tazminat olarak talep edilen kalemin takip vekalet ücreti olduğunun dosya içeriğinden anlaşılmasına ve İİK’nun 138/3 maddesi uyarınca icra takiplerinde vekalet ücreti miktarlarının alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın icra memuru tarafından AAÜT. hükümlerine göre hesaplanması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle bozulmuş,mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda, davacı vekilinin, vadesi gelmemiş borçlara ilişkin taahhütname nedeniyle davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı yönündeki iddiasının hukuki dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “Davacının davasının reddine ” denildiği halde, gerekçeli kararda “Davacının davasının reddine, Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” denilmiş,kısa kararda davalı tarafın tazminat talebine ilişkin hüküm kurulmamıştır.Böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.Bu hal HMK’nun 298/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.