YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3378
KARAR NO : 2018/4590
KARAR TARİHİ : 27.09.2018
19. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davacının Arabistan’da ticaret yapmak için dava dışı bir şahsa ibraname olarak verdiği boş imzalı kağıdı davalının ele geçirdiğini ve bonoya dönüştürdüğünü, bu bono ile de müvekkili hakkında takibe giriştiğini, davalının sahteciliği ile ilgili cezai kovuşturma açıldığını iddia ederek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline ve % 20 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, satım ve ortaklık ilişkisi nedeniyle dava konusu bononun müvekkiline verildiğini savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminat istemiştir.
Mahkemece, davalının beyan ve savunmalarında dava konusu bononun satım ve ortaklık ilişkisi nedeniyle kendisine verildiğini savunarak bonodaki nakden kaydını talil ettiği, bu sebeple davacıya mal verdiğini, ayrıca ortaklık olduğunu ve bu ortaklıktan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiği, davalının savunmasını tanık beyanları ile ispat edemeyeceği, davalının sunduğu faturaların ise davacı ile ilgili olmadığı, davalının yemin deliline dayanmadığı, davalı her ne kadar ceza kovuşturmasında beraat etmiş ve mahkemece verilen bu karar Yargıtay incelemesinde olup kesinleşmemiş ise de, bu kararın mahkemece kabul edilen talil durumunda ispat yükünün davalıda olacağı yönündeki kabulüne etki etmeyeceği, bu sebeple hükmün kesinleşmesinin beklenilmesine gerek olmadığı, açıklanan bu değerlendirmeler bağlamında davacının davalıya dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının anlaşıldığı, bu bono nedeniyle davacının davalıya 1.087,87 USD karşılığı 2.204,58 TL ödemede bulunduğu, davalının takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının icra takibine konu 1.400.000,00 USD’lik bononun 1.398.912,13 USD’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine ve bononun iptaline, iş bu icra takibi nedeniyle ödenmiş olan 2.204,58 TL’nin faizsiz olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının tazminat talebinin reddine oy çokluğu ile karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27/09/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
– MUHALEFET ŞERHİ-
Dava bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Dava konusu senette davacı keşideci, davalı ise lehtar durumundadır.
HMK 200/1 maddesi uyarınca, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devir, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve ifası maçıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması lazımdır.
Ne var ki, belge kambiyo senedi mahiyetinde ise senet alacaklısı lehtarın ihdas nedenini talil etmesi halinde ispat yükünün yer değiştirip lehtara geçeceği pek tabiidir.
Ancak, iki tarafın da ihdas nedenini talil etmesi halinde ise ispat yükünün yer değiştirmeyeceği istikrar kazanmış Yargıtay uygulamalarındandır.
Somut uyuşmazlığa konu bono metnine bakıldığında, ihdas hanesinde “nakden” ibaresinin yer aldığı görülmektedir.
Davalı, sattığı mal ve ortaklık alacağına mahsuben senedi aldığını beyan ederken, davacı, dava dışı kişiye teminat amaçlı verildiğini ve sair yerlerin sonradan doldurulduğunu iddia etmektedir.
İhdas nedeninde “nakden” ibaresi yer almakla, her iki tarafın da talilde bulunduğu görülmektedir.
Çift taraflı talil halinde ispat yükü yer değiştirmeyeceğinden, ispat yükünün halen davacı üzerinde olduğu gözetilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatiyle onama yönünde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz.