Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2017/3348 E. 2019/1719 K. 18.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3348
KARAR NO : 2019/1719
KARAR TARİHİ : 18.03.2019

19. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2012/376-2016/1041

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabûlüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, davacının davalı bankadan aldığı kredi kartı ile yaptığı harcamalara ilişkin borçlarını bir süre ödeyemediğini, davalının geciken ödemelere fahiş faiz ve haksız şartlar uygulayıp fazla borç çıkardığını, davalıya değil borçlu davalıdan alacaklı olduğu iddialarıyla davalıya borçlu olmadığının tespiti ile fazla ödemelerinin istirdatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, faiz oranlarının kredi kartı ekstrelerinde belirtildiği, bu rakamlara itiraz edilmeyerek ödeme yapılmasının kabûl anlamına geldiği, borca işletilen faizin kanuna uygun olduğu savunmasıyla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kredi kartlarıyla yapılan nakit çekimler ve harcamalar nedeniyle davalı bankanın davacı aleyhine İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2004/4089 takip sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte 19.02.2004 takip tarihi itibariyle davacının davalıya 15.915,22 TL asıl alacak 6.312,40 TL işlemiş faiz ve fer’ileri olmak üzere toplam 22.543.24 TL borçlu olduğu bu miktar yönünden alacaklı bankanın alacağının haklılığını kanıtladığı, takipte davacıdan istenen 1.308,82 TL’nin haklılığının kanıtlanamadığı davacının bu miktar yönünden borca itirazının haklı ve yerinde olduğu sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabûlüne, takibin 1.308,82 TL yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 116 temerrüt faiz oranı ve faizin % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Mahkemece verilen hükmün gerekçesinde birbiriden farklı sonuca ulaşan 26.02.2008 tarihli ve 14.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporlarına birlikte atıf yapılmış olması doğru olmamıştır. Mahkemece bu şekilde yanlış atıf yapılmış olmasına rağmen 14.05.2015 havale tarihli rapordaki rakamların esas alındığı anlaşılmaktadır. Ancak bu durumda da hüküm fıkrası infaza elverişli olmayacak şekilde kurulmuştur. Mahkemece davacının davalıya takip tarihi itibarıyla 1.380,82 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmişse de hükmün infazı için takip talebinde yer alan asıl alacak, işlemiş faiz, vs kalemlerin her biri için davacının ne miktarda haksız talepte bulunduğu belirtilip haksız talepler yönünden menfi tespite karar verilmesi gerekir. Bir örnek vermek gerekirse, somut olayda takip talebinde 16.428,54 TL asıl alacak talep edilmiş bilirkişi asıl alacağın 15.915,22 TL olduğunu saptamış ve mahkemece de bu rapor benimsenmiştir, o hâlde davacının mahkemece 16.428,56 – 15.915,22 = 513,32 TL’nin menfi tespitine karar verilmesi gerekir. Diğer kalemler için de bu şekilde hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca, mahkemece hükümde menfi tespit kararı ile yetinilmeli, somut olayda yazılı olduğu gibi takibin ne miktar üzerinden devam edeceğine dair bir hüküm kurulmamalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.