Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2017/266 E. 2018/6074 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/266
KARAR NO : 2018/6074
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davacı banka ile davalı … arasında 15.19.98 tarihli kredi sözleşmesi ile 2.500 TL kredi açıldığını, diğer davalının müşterek müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığını, borcun ödenmemesi üzerine davalılara gönderilen ihtarnameye rağmen yine de ödeme yapılmadığından 3.787,14 ana para ile 61.339,36 TL faiz ve 3.066,97 TL BSMV olmak üzere 68.193,47 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, asıl borçlu gösterilen davalının hiçbir zaman bankadan kredi kullanmadığını, bu hususun … 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320-2009/201 sayılı 23.06.2010 tarihinde onanarak kesinleşen kararı ile sabit olduğunu, buna göre bankayı dolandıran banka görevlilerinin bankaya hiç gelmeyen kişilere usûlsüz kredi kullandırdıklarını, sözleşmedeki imzanın davalılara ait olmadığını, kefaletin esas borca bağlı olduğunu, davacı banka edimini gerçekleştirmediğinden davaya konu borç ilişkisi kurulmadığını, asıl borçlu açısından doğmayan borcun kefil açısından da doğmayacağı savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, asıl borçlu olduğu iddia edilen …’ın bankadan kredi kullanmadığı, davacı bankadan kredi olarak para tahsil etmediği, dosya içerisinde bulunan 15.06.1999 düzenleme tarihli T.C…. Bankası Sirkeci Şubesi görevlilerince düzenlenmiş yazıda davaya konu kredi hesabının para ödenerek kapatıldığına dair ibraname düzenlendiği, asıl borçlu olduğu iddia edilen kişinin hukuken sorumlu tutulamayacağı hallerde aynı gerekçelerle kefilin de sorumlu tutulamayacağı, davacının davalılardan kredi borcunun ödenmediği gerekçesi ile alacak talep hakkının bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalının itirazına gelince, davanın alacak davası olması ve tümüyle reddedilmiş olmasına göre davalı lehine nisbi vekâlet ücreti verilmesi gerekirken maktu vekâlet ücreti doğru olmamıştır. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmişse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanunun 16.maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi uyarınca hüküm fıkrasının dördüncü bendinde yer alan “ 750.- TL” rakamının çıkarılarak yerine “7.801,28 TL nisbi ” ibaresi yerleştirilmek suretiyle düzeltilmiş hâli ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasının dördüncü bendinde yer alan “750,- TL” ibaresinin karardan çıkarılarak yerine “ 7.801,28 TL nisbi” ibaresinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu hâli ile ONANMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 26/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.