Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2017/2388 E. 2018/4673 K. 02.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2388
KARAR NO : 2018/4673
KARAR TARİHİ : 02.10.2018

19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, davacının davalı bankaya kredi sözleşmelerinden kaynaklanan tüm borçlarını ödediği halde, davalı bankanın müvekkilinin banka lehine ipotekli olan taşınmazını icra dosyasından satışa çıkarıp 17.476,00 TL tahsilat sağladığını belirterek, taşınmazın satış tarihi olan 25/12/2008 tarihi itibariyle davalı bankaya hiç bir borcu olmadığının tespiti ile haksız olarak alınan 17.476,00 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının müvekkili bankaya borçlu olduğunu, kefilliğinden dolayı ihtarname keşide edildiğini, hakkında başlatılan icra takibine itiraz etmeyerek kesinleştiğini, tesis edilen ipotekle alacağın tahsil edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının dava dışı …’a kefil olduğu ve davalı bankanın halen alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 29.01.2015 gün ve 2014/15434 E, 2015/1224 K.sayılı ilamı ile ”Hükme esas alınan bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Davalı banka tarafından davacı ve dava dışı kişiler aleyhine başlatılan … 1.İcra Müdürlüğü’nün 2008/13 Esas sayılı dosyasında takip dayanağı olarak 06.10.2006 ve 16.02.2006 tarihli genel kredi sözleşmeleri gösterilmiştir. Davalı ile dava dışı … arasında düzenlenen bu sözleşmelerden sadece 16.02.2006 tarihli sözleşmede davacının kefaleti olduğu, diğer sözleşmede ise davacının herhangi bir kefaletinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi heyetine davalı banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, davalı bankanın alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davalıdan ne miktar alacağı olduğu hususlarında ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.’ denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile davacının … 5.İcra Müdürlüğü’nün 2007/821 E sayılı dosyasında davalıya 17.476,00 TL borçlu olmadığının tespitine,davacı tarafından davalı bankaya belirtilen icra dosyası kanalıyla aktarıldığı iddia edilen 17.476,00 TL’den 9.286,63 TL.nin 29.05.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava borçlu bulunulmadığının tespiti ile fazla ödenen paranın istirdatı istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de alınan rapor dosya içeriğine uygun bulunmadığı gibi denetime elverişli de değildir. Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece bozmadan sonra alınan bilirkişi kurulu raporu dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenmiştir. Oysa kullandırılan kredilerin davacı, davalı ve dava dışı asıl borçlu … arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığının banka kayıt ve defterlerinin yerinde incelenmesi suretiyle tespiti gerekir. Birden fazla kredi sözleşmesi bulunması halinde bir başka kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan imzası bulunmayan kefiller sorumlu tutulamaz. Bilirkişi kurulu bu konuda herhangi bir inceleme ve tespitte bulunmamıştır. Öncelikle davacının imzalamış olduğu kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti ile bu tespit neticesinde bir borç var ise bu borcun son ödeme tarihi itibariyle asıl alacak, işlemiş faiz ve ferilerinin hesaplanarak davacının sorumluluğunun belirlenmesi gerekecektir. Davacının kefil olduğu sözleşmede sıfatı bulunmayan ve bir başka sözleşmede kefil olan dava dışı … ve … tarafından yapılan ödemelerin davacının kefil olduğu sözleşmedeki borçtan mahsup edilmesi de doğru değildir. Tüm bu hususlar gözetilmeksizin mahkemece eksik inceleme,yetersiz bilirkişi kurulu raporu ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 02/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.