Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2017/10 E. 2018/5123 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10
KARAR NO : 2018/5123
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6149 esasına kayden davacı aleyhine başlatılan takibe konu bononun arkasında şerh olmasına ve illeten mücerret olmasına rağmen icraya konulduğu, bononun kefaleten verildiği, bonoya ilişkin ödemelerin yapıldığı, davacının alacaklıya herhangi bir borcunun kalmadığını ileri sürerek icra dosyasındaki bononun arkasındaki yazılı beyanın tespitine, icra dosyasının muvakkaten durdurulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili, takibe konu bononun kambiyo senedi vasfında olduğu ve kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği, teminat senedi olarak verilmediği, davacı borcun ödendiği belirtmekteyse de, davacı tarafından sunulan dekontlarda ödemelerin davalı … Bütün tarafından yapıldığının açık olduğu savunması ile davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, senedin arka yüzünde yazılı “… Bütün adına …’tan çekilen kredinin karşılığı olarak imzalanmıştır. Kredinin kullanıcısı …’dır.” ibaresine göre dava konusu bononun şarta bağlandığı, bononun teminat senedi olmasının ispat yükünde yer değiştirdiği, davacının kredi borcunun kendisi tarafından ödendiğinin ispatı gerektiği, davacı … tarafından sadece 17.12.2012 tarihinde 187,06 TL kredi taksit ödemesi yapıldığı, bu tutarın da gecikmeli olarak 207,91 TL olarak yatırıldığı, bu durumda şarta bağlı senedin takip tarihi olan 06.11.2012 tarihi itibari ile tahsilinin gerektiği, davacının takip tarihinden sonra yaptığı 207,91 TL’lik ödemenin icra tahsil aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, davalı alacaklının takip tarihine kadar 25 aylık taksitin muaccel olması nedeniyle dava dışı bankaya takip tarihi itibariyle 7.600 TL ödeme yaptığı anlaşılıyor ise de tarafların senet borçlusunun sorumluluğunu şart gerçekleştiği takdirde 7.000 TL olarak belirledikleri bu sebeple davacı borçlunun takip tarihi itibariyle 7.000 TL anapara, 868,52 TL işlemiş faiz olmak üzere 7868,52 TL borçlu olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı tarafından dava dışı bankadan kullandırılan kredinin kendisine verildiğini, kendisinin de bu kredinin geri ödemesini üstlendiğini, geri ödemenin teminatı olarak dava konusu bonoyu verdiğini, geri ödemeyi yaptığı hâlde davalının teminat bonosunu takibe koyarak bedelsiz kalan bonoyu tekrar tahsil etmeye çalıştığını belirterek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalı cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ilişkiyi kabûl etmiş ancak kredi ödemesini kendisinin yaptığını savunmuştur. Taraflar arasındaki ihtilafın çözümü davalının kullandığı kredinin geri ödemesinin davacı tarafından yapılıp yapılmadığının saptanmasına dayanmaktadır. Mahkemece bu konuda bir serbest muhasebeci malî müşavir ve hukukçu bilirkişiden rapor alınmış ise de bilirkişilerin uzmanlık alanlarının konuya ilişkin olmaması ve …’ta bulunan … … Şubesi kayıtlarının incelenmemesi nedeniyle eksik olmuştur. Mahkemece yapılacak …, … Asliye Hukuk Mahkemesi istinabe edilerek … … Şubesi’nde bulunan dava konusu ve davalıya ait krediye ilişkin kayıtlar üzerinde konusunda uzman bir bankacı bilirkişiye inceleme yaptırılıp bu kredinin geri ödemesinin davacı tarafından yapılıp yapılmadığının saptanıp sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine, 22/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.