Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/9640 E. 2017/6594 K. 04.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9640
KARAR NO : 2017/6594
KARAR TARİHİ : 04.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı…Ltd.Şti arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını, davalının bu sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığını, icra takibinden önce davalıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, akabinde icra takibine geçildiğini, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, genel kredi sözleşmesinin tarafı olan şirketin temsilcisinin bir dönem müvekkili şirketinde temsilcisi olduğunu, ancak bu temsil yetkisinin şirketin 3. şahıslar lehine borçlanma ve kefil olabilmesine olanak tanımadığını, davacı bankanın bunu araştırması gerektiğini, kefalet limitinin sözleşmenin imza tarihi itibariyle belirli olması gerektiğini,sonradan elle doldurulmuş sözleşmelerin geçersiz olduğunu, şirket temsilcisi olan şahsın tarih ihtiva etmeyen itirafının da dosyaya sunulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir,
Mahkemece, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu ile davacı banka ile dava dışı….Ltd.Şti. arasında akdedilen 26.09.2009 tarihli sözleşmede davalının kefil durumunda olduğu, sözleşmede limitin belirli olduğu, kefalet limiti ayrıca belirtilmese de kredi limitinin kefalet limiti olarak kabul edildiği,sözleşmeyi kefil olarak imzalayan şirketin 21.10.2008 tarihli ortaklar kurulu kararında…’e münferiden temsil yetkisinin verildiği, her ne kadar açıkça ticari krediye kefil olma yetkisi verilmemiş ise de çok geniş yetkinin ticari krediye kefil olma yetkisini de kapsadığı, davalı kefilin takip dayanağı borçtan kendi temerrüdü ve hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu,takip dayanağı borcun ticari olması nedeni ile TBK’nun 88 ve 120. maddelerinin uygulanma olanağı bulunmadığı, sözleşmede belirtilen akti ve temerrüt faizine göre takip tarihi itibariyle asıl alacak , işlemiş akti faiz , işlemiş temerrüt faizinin hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı banka vekilinin temyiz itirazlarına yönelik yapılan incelemede;
Dava genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredinin sözleşmenin kefili olan şirketten tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de bu rapor dosya kapsamına uygun olmayıp denetime açık değildir. Mahkemece bankacılık konusunda uzmanlığı bulunan başka bir bilirkişiden banka kayıtları da incelenmek suretiyle davacı bankanın itirazlarını karşılar mahiyette rapor alınıp, ayrıca takip talebinde istenilen miktarlar ve kazanılmış haklar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş,mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, 04/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.