Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/8594 E. 2017/6545 K. 03.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8594
KARAR NO : 2017/6545
KARAR TARİHİ : 03.10.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili şirketin 1997 yılı içerisinde parçalar halinde her biri bir yıl vadeli akreditif/döviz kredileri kullandığını, kredinin vadesi geldiğinde bir kısmının ödenmediğini, 1998 yılında her bir kredinin vadesinde kredi kullanılarak yenilendiğini, alacakların güvencesi olarak müvekkili adına kayıtlı taşınmazın ipotek verildiğini, 2005 yılında ipotekli taşınmazın dava dışı … Ltd.Şti.’ne devir edildiğini, 2001 yılında tüm borçlarının ödendiğini, bankanın alacaklarını tamamen tahsil etmesine rağmen ipoteği fek etmediğini, davalı bankanın 1997 yılında kullandırılan döviz kredilerinin belgesiz ihracatın finansmanında vergi, resim ve harç vb. istisnalarla kullandırıldığını yeteri kadar ihracat gerçekleştirildiğine dair gümrük beyannamelerinin kendilerine ulaşmadığından doğacak vergi, resim, harç sorumluluklarının devam ettiğini, ödenene kadar ipoteği fek etmeyeceklerini bildirdiğini, yeteri kadar ihracat yaptığını, gümrük beyannamelerini zamanında bankaya ibraz ettiğini, bankaca ödenen vergi, resim, harçların davalı bankaya ödeneceğine dair yazılı taahüdünün olmadığını ileri sürerek, davalı banka tarafından başlatılan … 12. İcra Müdürlüğü’nün 2011/5069 esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya yabancı para cinsinden ihracaat kredisi kullandırıldığını, kredinin türü itibariyle davacının taahhüt etttiği miktarda dövizi bankalar üzerinden yurt içine getirmediği için taahhüt açığı oluştuğunu, taahhüt açığından bankanın sorumlu olması nedeniyle 6111 sayılı Yasadan yararlanıp taahhüt açığından kaynaklanan vergi cezası ve eklerini ödediklerini, ödedikleri miktarın tahsili için ipotek verirken taşınmazı devralan dava dışı şirket ve davacı hakkında icra takibi yaptıklarını, dava dışı şirket tarafından bir miktar ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen 25.03.2014 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, davalı bankanın 6111 sayılı Yasadan yararlanmak sureti ile yaptığı ödemenin davaya konu edilen kredi sözleşmeleri nedeni ile kullandırılan kredilerden kaynaklanan taahhüt açığı ile ilgili olduğunun belirlenemediği, davalı bankanın davacının ihracaat taahüdünü yerine getirmediği, maliyeye bildirmediği, bu bildirim yapılmış olsaydı bütün vergilerden davacının sorumlu olması gerekeceği, davalı bankanın icra takibine konu ettiği alacağın taahhüt açığından doğduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle menfi tespit talebinin kabulüne ve davalının kötüniyetli olarak icra takibi yaptığının kanıtlanamaması nedeniyle kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu yetersiz olup hükme esas alınamaz. Mahkemece aralarında ithalat ve ihracaat konusunda uzman bir bilirkişinin bulunduğu üç kişilik bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları, davalı tarafın bilirkişi kurulu raporuna itirazları da dikkate alınarak dosya içeriğine uygun ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 03/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.