Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/5654 E. 2017/7271 K. 25.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5654
KARAR NO : 2017/7271
KARAR TARİHİ : 25.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tic. Mah. Sıf. )

Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali davası ile birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar … ve … vekilleri ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalılardan … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını diğer davalılar … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, müvekkili banka tarafından… İcra Müdürlüğünün 2008/4548 takip sayılı dosyası üzerinden davalılar aleyhine ticari kredi alacağından dolayı icra takibi başlatılmış olup, davalıların itiraz etmeleri üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini,müvekkili bankanın eski personeli … tarafından bankaca usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edildiğini ve incelemeler sonucunda müşteri …’ın hesaplarında varsa düzeltmenin yapılarak mutabakat sağlandığını,28.12.2007 tarihinde de … tarafından ibraname imzalanarak kendilerine verildiğini,dava konusu kredi borçlarının bizzat kendisi tarafından ikrar edilmiş ve ödeneceği taahhüt edilmiş borçlar olduğunu,fakat kredilerin gecikmeye düşmesi ve ödenmemesi neticesinde davaya dayanak takibin açıldığını, ayrıca …’a tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla açılmış ayrı bir ipotek takibi bulunduğunu bu nedenle davalılardan … yönünden ,fazlaya dair haklarının açıkça saklı kalmak kaydıyla , 22.017,36 TL anapara ve takipte talep edilen faizleri ile birlikte takibin devamına, davalının %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini, davalılar … ve … yönünden takibin devamına, davalıların %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili ,davacı bankanın … şubesinde kredi şefi olarak çalışmakta olan … in 2007 yılında bilgisayar ortamında hayali kredi hesapları açıp sahte imzalar ile kredileri çekip başka hesaplara aktarmak suretiyle zimmet suçundan 2008 yılında tutuklanmış olup hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, müvekkillerinin de bu şahsın yaptığı yolsuzlukların mağdurları olduğunu,davacı bankanın … İcra Müdürlüğünün 2008/4558 sayılı dosyası ile müvekkillerine davalı …’a kefil oldukları iddiası ile 90.660,01 TL üzerinden ödeme emri gönderildiğini, icra dosyasında bulunan kredi sözleşmesinde müvekkillerine izafe edilen yazı ve imzaların sahte olduğunu, müvekkillerinin kefil olmadıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava dilekçesinde geçen hususları kabul etmediklerini, müvekkilinin ödeme emri ile gösterilen hiçbir krediyi kullanmadığını, bu kredilere ait kredi talep formlarının ve nakit çekim dekontlarının hiçbirisinde müvekkilinin imzasının olmadığını, davacı banka personeli … ‘in müvekkili … hesabına yatırmış olduğu çeşitli tarihlerde ve çeşitli miktarlarda parayı kredi kullanmış gibi gösterip müvekkilini borçlandırdığını, davacı banka personelinin yaptığı usulsüz işlemlerin ağır neticelerinin müvekkiline yüklenmeye çalışıldığını ,davacı bankanın dilekçesinde bahsettiği ibranamenin 28.12.2207 tarihinde banka çalışanı tarafından kendisine hile ile imzalattırıldığını, bu nedenle davanın reddi ile birlikte alacağın % 40’tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacı bankadan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin … Şubesinde bulunan 23601 nolu ticari hesabından müvekkilince kullanılmayan kredilere istinaden usulsüz olarak hesabından paralar çekildiğini ve hakkında takipler açıldığını ileri sürerek, bu işlemlere ilişkin olarak 1.000,00 TL’ nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkemece asıl davada, davalılardan … ve …’ ın itirazları yönünden Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ nden alınan 28/02/2011 tarihli bilirkişi raporundan 05/12/2005 ve 02/10/2006 düzenlenme tarihli iki genel kredi sözleşmesindeki imzaların adı geçen davalıların eli ürünü olduğunun anlaşıldığı, benimsenen bilirkişi raporuna göre asıl borçlu …’ ın 52.017,36 TL asıl alacak, 35.816,06 TL işlemiş faiz, 67,30 TL ihtarname masrafı ve 1.790,80 TL %5 BSMV’ den ibaret toplam 89.691,52 TL borcunun bulunduğunu, müteselsil kefil olan diğer davalıların ise 52.017,36 TL asıl alacak, 20.107,66 TL işlemiş faiz, 67,30 TL ihtarname masrafı ve 1.005,38 TL %5 BSMV’ den ibaret toplam 73.197,70 TL borçlarının bulunduğunun anlaşıldığı belirtilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleşen davada ise, davacı …’ ın davalı bankaya verdiği 28/12/2008 tarihli ibranamede “şubeniz nezdinde bulunan tüm vadeli/vadesiz hesap bakiyelerim ile şubenizden kullanmış olduğum kredi risk bakiyelerinde bankanız kaydı tutarları ile mutabık olduğumu, gayri kabili rücu olarak ibra ederim” şeklinde imzalı beyanda bulunduğu, bu itibarla adı geçen birleşen davacının davalı bankanın kayıtlarını kabul ederek bankayı ibra ettiği ve banka hesaplarında alacağı bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar … ve Coşkun Yıldız vekilleri ve davalı ve birleşen dosya davacısı … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 28.12.2007 tarihli belgede herhangi bir bedel belirtilmediğinden hangi borca yönelik beyan olduğu anlaşılamadığından bu belgenin ibraname niteliğinde olup olmadığı hususu tartışılmaksızın eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Ayrıca asıl davanın davalısı, birleşen davanın davacısı … borca itiraz etmiş, davalar dolayısıyla verdiği dilekçelerde ise kredi kullandırılmasına ilişkin tediye fişlerinde ve nakit çekim belgelerindeki imzalarını inkar etmiştir. Bu durumda mahkemece sözü edilen belgeler getirtilip bu belgeler altındaki imzaların adı geçen kişinin eli mahsulü olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırıldıktan sonra gerektiğinde bankadaki kayıtlar üzerinde uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak, … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009-113 Esas 2013-85 karar sayılı kararının da kesinleşmesi beklenip, bu davanın sonucuna etkisi üzerinde durularak delliler hep birlikte değerlendirilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklana nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 25/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.