Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/20541 E. 2018/5056 K. 17.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20541
KARAR NO : 2018/5056
KARAR TARİHİ : 17.10.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, dava dışı üçüncü kişinin davacı ile imzaladığı alacağın temliki sözleşmesi ile babasının mirasından payına düşen kısmın kendi hesabına aktarılması sırasında bir kısmının davacının hesabına aktarılmasına muvafakat ettiğini, temlik sözleşmesi ve imza beyannamesi davalı bankaya gönderilmesine rağmen imzaların sıhhati yönünden bir tespit yapılamadığı gerekçesiyle protokolün banka açısından bağlayıcı olmadığının bildirildiğini, daha sonra da davalının dava dışı kişiye mirastan düşen tüm payını ödediğini, temlik alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, ancak alacağın devrinin şekle bağlı olmadığını ve dava dışı kişinin ödeme sırasında da aynı imzayı kullandığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, protokol başlıklı belgenin alacağın temliki niteliğinde olmadığını, bu protokol metninin dava dışı kişinin kendisine ödeme yapılacağı sırada ödemenin 150.000 USD’lik kısmının davacı hesabına aktarılmasına ilişkin bir ödeme talimatı onayı niteliğinde olduğunu, dava dışı mirasçının bankaya bizzat başvurarak kalan miras payının tamamının kendisine ödenmesini talep ettiğini, bu nedenle protokolde yer alan ödeme talimatının geri alınmış olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı üçüncü kişi ile davacı arasında akdedilen protokolün alacağın temliki olarak nitelendirilemeyeceği, havale sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava dışı havale eden tarafından davalı bankaya paranın davacıya ödenmesi yönünde herhangi bir bildirim yapılmadığı, dava dışı 3. kişinin havaleden dönmesine engel bir durum olmadığı, havale alıcısı davacının havale ödeyicisi bankaya karşı doğrudan talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.