Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/20231 E. 2018/5763 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20231
KARAR NO : 2018/5763
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı … vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, davalı …’ün bonoya dayalı takip yaptığını, bonodaki keşideci imzasının dava dışı …’a ait olduğunu, …’un davacı şirket adına aval veren olarak imza atsa da tek başına şirketi borçlandırma yetkisinin olmadığını, davacı ile davalı arasında senet verilmesini gerektiren sözleşme olmadığını, davalının takip sırasında alacağının 300.000 TL’sinin davalı …’e temlik edildiğini ileri sürerek, davacının davalılara borçlu olmadığının tespitini, kötü niyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının bonodan dolayı borçlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davalı …’den olan alacağı nedeniyle dava konusu alacağı temlik aldığını, davacının bunu bilerek protokol imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ticaret sicil müdürlüğünden gelen temsile yetki belgesinde davacı şirketin çek ve senet düzenleme ve bu şekilde taahhüt altına girebilmesi için … ve …’un müşterek hareket etmesinin gerektiği, dava ve takip konusu senet üzerinde tek imza bulunduğu senet üzerindeki imzanın müşterek yetkililerce atılmadığı, davalının dosyaya sunduğu ve senet bedeli ile uygunluk arz eden “Protokol” üzerindeki imzanın da davacı şirket yetkilisi …’a ait olmadığının tespit edildiği, davacı … borçlandırıcı işlemlerde müşterek imzanın bulunması gerektiği ve temsile uygun olarak düzenlenmeyen senet sebebiyle davacının sorumlu tutulamayacağı, sahtelik definin herkese karşı ileri sürülebileceği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı davaya konu bonoda aval veren konumundadır. Dosya içerisinde bulunan Ticaret Sicil Gazetesi örneğinden 1997 yılından 2005 yılı Kasım ayına kadar … ve … isimli kişilerin münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları, 2005 yılı Kasım ayından sonra müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları anlaşılmıştır. Bu durumda bononun keşide tarihi olan 05.05.2005 tarihinde aval veren davacı şirket adına bono imzalayan …’un şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olması nedeniyle avalin geçerli olduğu, gözetilerek davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı …’e iadesine, 14/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.