Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/19594 E. 2018/4712 K. 03.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19594
KARAR NO : 2018/4712
KARAR TARİHİ : 03.10.2018

19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, davalının davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yaptığını, takibe dayanak bonolarda avalist olarak görünen davacının yetkili temsilcisinin yetkisini aşarak imza attığını, taraflar arasında aval verilmesine sebep olacak hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespitini, kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini ve inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, takip dayanağı senetlerin kambiyo vasfı taşıdığı, dava dışı …’in davacı şirket kaşesi üzerine atılan imzaya itirazın bulunmadığı, şirket müdürü olan …’in şirket adına aval vermeye yetkili olduğu, davacının iddiasını ispatlayamadığı, gerekçesiyle davanın reddine, icra tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- İİK 72/4 maddesi uyarınca, açılan menfi tespit davalarında dava alacaklı lehine hükme bağlandığında ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmaktan doğan zararın tazminini isteyebilir. Ancak dava dosyasında ihtiyati tedbir kararının reddine karar verildiği halde, Yasal koşulları oluşmamasına rağmen davalı alacaklı lehine tazminata hükmolunması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03/10/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacı şirket yetkilisi … kendi şahsı adına keşide ettiği üç adet dava konusu bonoda temsilcisi olduğu davacı şirketi avalist yapmıştır. Yani, temsilcinin kendisinin keşide ettiği bonolarda temsilcisi olduğu şirketi temsilen kendi lehine aval verdiği görülmektedir. Temsil yetkisinin kötüye kullanılması nedeniyle bu aval işleminin batıl olduğu açıktır. Zira temsilcinin kendisiyle işlem yapması kural olarak yasaktır. Temsilcinin izinsiz olarak kendisiyle yaptığı işlem sakat bir işlemdir. Bu işlem temsil olunanı bağlamaz. Özenli bir temsilci, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlem kural olarak temsil görevinin dışında kalır. (Bkz:Doç. Dr. Erol Ulusoy, Anonim Şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil, …, 2005, S:67-78-228) Bu durum, bonoların metninden açıkça anlaşılmakta olduğundan bonoların lehtarı olan davalı tarafından da bilinmektedir. O halde davacı şirket bonolardaki aval nedeniyle sorumlu tutulamaz.
Bu itibarla davacı şirketin menfi tespit davasının kabulü yerine reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ve yerel mahkeme kararın bu yönden bozulması gerektiğini düşündüğümden saygıdeğer çoğunluğun bu hususu bozma nedeni yapmayan kararına muhalifim. 03.10.2018