Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/15425 E. 2018/5323 K. 30.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15425
KARAR NO : 2018/5323
KARAR TARİHİ : 30.10.2018

19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 06.12.2012 tarihli finansal kiralama sözleşmesi gereğince; … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 23580 ada, 3 parselde bulunan Akaryakıt ve LPG Satış ve Servis Arsası niteliğindeki taşınmazın kiralandığını, sözleşmede belirlenen ödeme planındaki kira bedellerinin zamanında ödenmemesi sonucu davalıya ihtarname keşide edilerek 60 günlük süre içinde ödenmesini, aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, verilen süre içerisinde bedellerin ödenmediğini ve sözleşmeyi fesih hakkının doğduğunu, sözleşmenin 27.10.2014 tarihinde gönderilen ihtarname ile feshedilerek gayrımenkulun ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içinde davacıya iade ve teslim etmesi ve finansal kiralama şerhini fek etmesi ve borçlarını ödemesinin davalıya ihtar edildiğini fakat davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek söz konusu malın davalıdan alınarak davacı şirkete iade edilmesini ve gayrimenkulun kaydına konulan finansal kiralama şerhinin fek edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sözleşme gereğince davacı tarafın taşınmazın finansmanını sağlayarak edimini yerine getirdiği, davalının kira bedelini ödemekte temerrüde düştüğü, bedeli ödemesi gerektiği, aksi halde malların iadesinin talep edileceği ve akdin feshedilebileceği konusunun davalıya tebliğ edildiği, buna rağmen paranın ödenmediği, davacının sözleşme gereğince sözleşmeyi feshettiği, davalının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği, davacının sözleşmenin devamını beklemekte bir yararının olmadığı dolayısıyla davacının talebinde haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun hükümlerine dayalı olarak açılmış olup finansal kiralama konusu olan taşınmazın davalı kiracıdan alınarak davacı kiralayana verilmesi ve beyanlar hanesindeki şerhin kaldırılması istemine ilişkindir. HMK’nın 12. maddesinde taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoymaya ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun düzenlendiği, davacının ileri sürdüğü gayrimenkulün tamamının aynen teslimine ve gayrimenkulün beyanlar hanesine düşülen sözleşme şerhinin tapudan terkinine ilişkin talebinin ayni hakkın kullanılması niteliğinde olduğu, bu taleplerin gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilerek mahkemenin taşınmazların bulunduğu yer mahkemesi olan … Asliye Ticaret Mahkemesine yetkisizlik kararı vermesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 30/10/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava taraflar arasında düzenlenen 06.12.2012 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi uyarınca finansal kiralamaya konu taşınmazın boş olarak iade ve teslimi ile taşınmaz kayıtlarına işlenmiş bulunan kira sözleşmesi şerhinin terki istemine ilişkindir.
Sayın çoğunluğun görüşüne göre davacının taşınmazın teslimi ve taşınmazın beyanlar hanesine işlenmiş bulunan sözleşme şerhinin terkinine ilişkin istemleri ayni hakkın kullanılması niteliğinde olduğundan bu istemlere ilişkin davanın HMK 12. maddesi uyarınca taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinin bulunduğu yerde açılması gerektiği, bu yetki kuralının kesin olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın özel Yasa olan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu (FKFFŞK) hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Finansal Kiralama Sözleşmesinin tanımı Yasanın 3. ve 18. maddelerinde yapılmıştır.
Yasanın 3/ç maddesinde; “Finansal Kiralama: Bir finansal kiralama sözleşmesine dayalı olmak koşuluyla, bu Kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi; kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması; kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya finansal kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi birini sağlayan kiralama işlemini, ifade eder.”
Yine aynı Kanunun 18. maddesinde ise şöyle tanımlanmaktadır.
“ Finansal kiralama sözleşmesi
Finansal kiralama sözleşmesi; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir.
Finansal kiralama sözleşmesinin ana amacı kiracıya kredi kullandırmaktır. Bu ana unsur dışında kiracının kiralama dönemi sonunda finansal kiralamaya konu malı satın alma hakkı gibi bazı unsurları da bünyesinde bulunduran kendine özgü yapısı ve unsurları bulunan bu tür sözleşmelerin kullandırma amacı taşıyan sözleşmelerden sayılması gerektiği kabul edilmektedir.
Yukarıda belirtilen madde hükümleri uyarınca finansal kiralama ilişkisinde kiracı malın zilyetliğini ve ekonomik mülkiyetini elinde bulundurmakla birlikte malın hukuken maliki sözleşme süresi içerisinde halen kiralayan finansal kiralama şirketidir.
Sözleşme davacı kiralayan tarafından Yasanın 31/1. maddesi hükmü uyarınca kiracının finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşmesi nedeniyle fesih edilmiştir.
Yasanın 32. maddesinde sözleşmenin sona ermesinin sonuçları düzenlenmiş olup bu madde hükmüne göre sözleşme sona erdiğinde kiracının finansal kiralama konusu malı derhal geri vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Somut olayımızda sözleşmenin kiralayan tarafından feshedilmiş olması, taşınmazın mülkiyetinin halen kiralayana ait olması nedeniyle kiralayan tarafından taşınmazın geri verilmesine yönelik istemi taşınmazın ayni etkisine yönelik, ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek türde bir istem olmadığından, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğundan söz edilmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 12/1. maddesinin olayımızda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Yasanın sözleşmenin şekli ve tescili başlıklı 22/1. madde hükmüne göre taşınmaz mallara ilişkin sözleşmeler taşınmazın bulunduğu tapu kütüğünün şerhler hanesine şerh olunur.
Bu şerhin nedeni madde gerekçesinde de açıklandığı üzere sistemin düzenli işleyebilmesi, Türk Medeni Kanunu’ndaki iyiniyetli üçüncü kişilerin mülkiyet ve sınırlı ayni hak kazanmalarının önlenmesi o taşınmazla ilgili mal üzerinde finansal kiralama sözleşmenin bulunduğunun belirtilmesine ilişkindir.
Taşınmaza ilişkin bu tür şahsi hakka dayalı isteme yönelik dava taşınmazın aynına ilişkin olmadığından, şahsi talep hakkı doğuran sözleşmeye dayanarak ayni bir hak değişikliği istenemeyeceğinden, bu tür şahsi hakka ilişkin şerhin terkinine ilişkin davalar da HMK 12./1. madde kapsamına girmeyeceğinden kesin yetkiden de söz edilemez.
Bu husus Finansal Kiralama Sözleşmesinin özgün yapısı ruhuna ve usul yasalarına açıkça aykırıdır. …’da ve …’te ikamet eden sözleşmenin tarafı olan şirketleri …’da bulunan bir taşınmaza yönelik olarak ayni hakka ilişkin olmayan bir istem yönünden kesin yetkiden söz edilerek … ilinde dava açılmasının zorlanması yönündeki görüşün hukuken kabulü mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı somut olayda taşınmazın ayni etkisine yönelik, ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek şekilde istem bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 12/1. maddesinde öngörülen kesin yetkiden söz edilemeyeceğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.