Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2016/14099 E. 2017/7436 K. 30.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14099
KARAR NO : 2017/7436
KARAR TARİHİ : 30.10.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, kredi kartı hamili olan davalının borcunu ödememesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, bankaya yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, takip konusu kadar borcu bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacı bankanın toplam 3.740,21 TL takip tarihi ile alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı bankadan alınıp kullanılan kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44/2. maddesine göre; ” Kart çıkaran kuruluşlarca açılacak davalarda 1086 sayılı HUMK.’nun görevine yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.” Bu yasal düzenleme karşısında, 01.10.2011 tarihine kadar olan dönemde bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan ve istisnalar dışında kalan davalarda görevli mahkeme, dava değerine göre genel mahkemeler sıfatıyla sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise 6100 sayılı HMK’nun 2/1. maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir.
28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra oluşacak banka kredi kartı uyuşmazlıklarında ise görevli mahkeme, anılan kanunun 3/1-k-l,4/3,73/1,83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenmelidir.
Mahkemece, açıklanan görev hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek somut olayda 03.02.2014 tarihinde davanın açıldığı dikkate alındığında, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 30/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.