Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/9232 E. 2014/13229 K. 10.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9232
KARAR NO : 2014/13229
KARAR TARİHİ : 10.09.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2013/363-2014/51

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili hakkında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kredi alacağının tahsili için sözleşmeye dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinin dayanağı olan sözleşmenin dosyaya ibraz edilmediğini, müvekkilinin kefalet limitini gösterir bir belge bulunmadığını, müvekkiline kat ihtarı tebliğ edilmediğinden temerrüdünün söz konusu olmadığını, yeni Borçlar Kanunu hükümlerine göre müvekkilinin kefaletinin geçersiz olduğunu ileri sürerek müvekkili hakkında başlatılan takipte müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığının ya da talep edildiği kadar borcu bulunmadığının tespitine, en yüksek oranda kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu icra takibinden doğan kredi alacağının dayanağının davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla asıl borçlusu A. Ö. olan 28.08.2006 tarihli Akbank ile imzalanan genel kredi taahhütnamesi olduğunu, bu alacağın müvekkili tarafından adı geçen bankadan temlik alındığını, davacıya kat ihtarnamesinin tebliğ edilmemiş olmasının alacağın muaccel hale gelmesi için aranmadığını, bu bağlamda hesabın kat edilmesinin yeterli olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın dava dışı Y. Restaurant – A. Ö.’e genel kredi taahhütnamesi imzalayarak 100.000,00.-TL bedelle kefil olduğu, kefilin, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumlu olduğu, taraflar arasında imzalanan genel kredi taahhütnamesine göre borçlu ve kefillerin temerrüde düşmesi için ihtarname keşide edilmediği, bu durumda davacı kefilin icra takibiyle 29/05/2009 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinde verilen 7 günlük süre de göz önünde bulundurulduğunda 06/06/2009 tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerekeceği, davacı taraftan ancak bu tarihten sonra işlemiş faiz talep edilebileceği, davacı tarafın borçlunun borcu olmadığı iddiasının banka kayıtlarına göre yersiz olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu takip dosyasında davacı borçlunun temerrüt tarihinin 06/06/2009 olduğu, bu suretle davacı açısından ancak bu tarihten sonra işlemiş faiz istenebileceği ayrıca davacı açısından takip tarihi değil, temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği hususlarının tespitine, davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nın 72. maddesi hükmü gereği takipten sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu davanın sonuçlandırılmasında, “her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir” temel hukuk kuralından hareketle dava tarihi gözetilmelidir. Yine, verilecek kararda ise, iddia ve savunma, bir başka anlatımla yargılamada ileri sürülen hususlar dikkate alınmalıdır. Davacı talebinde, Bodrum 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5131 E. sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının veya talep edildiği kadar borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, taraflarca ileri sürülen deliller toplandıktan sonra davacı yanın borçlu olup olmadığının tespiti ile HMK’nın 297/2. maddesi hükmünde açıkça vurgulandığı üzere, açık ,anlaşılır ve infazda tereddüt uyandırmayacak bir şekilde olumsuz tespit hükmü kurmaktan ibarettir. Açıklanan bu yönler gözetilmeden ve HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralı göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.