YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8729
KARAR NO : 2014/13069
KARAR TARİHİ : 08.09.2014
MAHKEMESİ : Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2014
NUMARASI : 2013/70-2014/68
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de duruşma isteminin pul yokluğu nedeniyle reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 2009 yılının Ocak ayından davalının haksız fesih tarihi olan 22.08.2011 tarihine kadar devam ettiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, zengin ticaret hacmi ve müşteri portföyü oluşturduğunu, davalının haksız feshi nedeniyle uğranılan kazanç kaybı için Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/435 E. sayılı tazminat davasının açıldığını, bu davanın konusunun denkleştirme bedeli müşteri portföy bedeli olduğunu, müşteri çevresinin oluşmasında davalının katkı ve masrafının olmadığını müvekkilinin yıllık ortalama net kazancının 984.056,25 TL olduğunu, davalının haksız feshi nedeniyle bu kazancı cebine attığını, müvekkilince denkleştirme bedelinin tahsili için çekilen 24.12.2012 tarihli ihtarnameden sonuç alınmadığını ileri sürerek şimdilik 30.000 TL denkleştirme bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, davacının davalının bayisi olarak İzmir ile Ödemiş ilçesinde 2009 yılından 17.08.2011 tarihine kadar çalıştığı sabit ise de, davalının Ege bölgesinde çok sayıda bayisinin bulunduğu, bayilik sözleşmesi ile bayilere somut bir bölge sınırlaması getirilmediği, ayrıca sözleşmenin 5. maddesi ile davalı şirketin bölgedeki kooperatiflere doğrudan satış yetkisini uhdesinde tuttuğu, davacı şirketin müşteri potansiyelinin fazla olmasının onu tek satıcı haline getirmeyeceği, taraflar arasında böyle bir irade uluşmasının bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık veya acentelik olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından denkleştirme tazminatı adı altında talepte bulunulamayacağı, hal böyle olunca sözleşmenin haklı ya da haksız feshinin bir önemi olmadığı için Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki derdest davanın bekletici mesele yapılması talebinin yerinde olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında aynı sözleşmeye dayalı olarak haksız fesih nedeniyle kar mahrumiyeti talebine ilişkin bir başka dava bulunduğu ve o davanın, Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/435 E. sayısı üzerinden yargılaması yapılıp hükme bağlandığı ancak hükmün henüz kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/435 E. sayılı dosyasında verilen hüküm, bu dava açısından güçlü delil niteliğini taşıyabileceğinden mahkemece o davada verilen hükmün kesinleşmesinin beklenmesi, beklenecek olan hükmün temyiz edilmesi ve Yargıtay’ca bozulması ihtimalinin gerçekleşmesi durumunda davalılar arasındaki bağlantı gözetilerek birleştirme hususunun düşünülmesi ve bu çerçevede deliller eksiksiz olarak toplanıp değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.