Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/8444 E. 2014/10968 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8444
KARAR NO : 2014/10968
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2014
NUMARASI : 2012/290-2014/27

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı, davalı ile birlikte araç alım-satım ticareti yaptıklarını, davalının astsubay olarak görev yapması nedeniyle kendisine vekaletname verdiğini, işleri kendisinin takip ettiğini, bu ilişki sırasında davalıya 24.500,00 TL borçlandığını ve bu miktar senedi davalıya verdiğini, ancak davalının, miktar kısmı boş, imzalı senedi elde ederek her iki senedi takibe koyduğunu, ikinci senetten dolayı borcu bulunmadığını, benedin hileli yollardan elde edildiğini iddia ederek ikinci senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının davalının eski askeri olduğunu, araç alım satımı ile uğraştığını söyleyen davacının, müvekkiline alınacak araç için nakit para aldığını, ancak aracı davacının 3. kişiye sattığını ve ödediği para karşılığı 24.500,00 TL bedelli ilek senedi verdiğini, daha sonra davacıya 30.000,00 TL borç para verip karşılığında dava konusu senedi verdiğini, paraların iade edilmemesi üserine senetleri icra takiplerine koyduğunu savunarak davanın reddi ile lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu bonoda “nakden” ibaresi mevcut olup, davalı ortaya koyduğu savunmayla senedin düzenleme nedenini değiştirmediği, bu bakımdan kambiyo senedi niteliğindeki senede karşı açılan bu davada ispat külfetinin kural olarak davacı borçluya düştüğü ancak davalının, dava dışı 24.500,00 TL bedelli ilk senet ödenmeyince davacı hakkında dolandırıcılık suçlamasıyla şikayette bulunduğu ve soruşturma nedeniyle alınan 10.06.2011 ve 16.06.2011 tarihli ifadelerinde davacıdan 24.500,00 TL alacaklı olduğunu beyan ettiği, henüz ifade vermeden önce keşide ettiği 08.06.2011 tarihli azilname ile davacıyı vekillikten azlettiği, 01.08.2011 vade tarihli ve 24.500,00 TL bedelli dava dışı bono 20.10.2011 tarihinde icra takibine konu edildiği halde, belirtilen takip tarihi itibariyle vadesi geçmiş bulunan dava konusu 30.09.2011 tarihli ve 30.000,00 TL bedelli bonoya ilişkin icra takibi yaklaşık 7 aylık bir süre geçtikten sonra 17.05.2012 tarihinde başlatıldığı, belirtilen bu olgular değerlendirildiği ilk bono bedelini tahsil edemeyen, bu yüzden davacı ile soruşturma konusu edilen olayları yaşayan davalının “ödenmeyen alacağını kurtarmak için borç para verdim” şeklinde özetlenebilecek iddiasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği ve ispat külfetinin yer değiştirdiği ve davalının 30.000,00 TL’lik bononun savcılık ifadesinden sonra yeniden verdiği borç para karşılığı olduğuna yönelik savunmasını kanıtlaması gerektiği ancak savunmasını doğrulayan yazılı bir delil sunamadığı, hatırlatılan yemin teklif hakkının davalı tarafça kullanılmadığı, bu nedenlerle davacının, davaya konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı, davalının ilk senet düzenlenirken kısmen doldurularak imzalanan senedi iptal etmeyerek eksik kısımlarını sonradan doldurmak suretiyle takibe koymakla kötüniyetli davrandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, imzası inkar edilmeyen dava konusu bononun boş olarak davalı eline geçtiğini ve davacının boş kısımları doldurarak kambiyo senedi haline getirdiğini esasen bu senetten dolayı davalıya borçlu bulunmadığını iddia etmiş, davalı ise senedi davacıya verdiği borç para karşılığında düzenlendiğini savunmuştur. Senedin ihdas nedeni bölümünde “nakden” kaydı bulunmaktadır. Açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, senedin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası kendisinde olan davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması gerekir. Mahkemece, bu yönler gözetilmeden hayatın olağan akışı gibi subjektif seeplere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.