Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/8239 E. 2014/16282 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8239
KARAR NO : 2014/16282
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : İnegöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2013/533-2013/686

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.A..Ö.. ve davalılar vek.Av.M..A..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı banka tarafından davalılar aleyhine müteselsil kefalet sözleşmesine dayanılarak açılan itirazın iptali davası sonucunda sözleşmedeki kefalet limiti bölümünün sonradan doldurulduğu, sözleşmenin imzalandığı tarihte kefalet limiti bölümü boş olduğundan kefaletin geçerli olmadığı ve böylece davalıların kefalet sorumluluğundan söz edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, davalı banka vekilinin temyizi üzerine Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda hüküm bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kez hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında özetle;”Davalıların sözleşmedeki kefalet limiti bölümünün imza sırasında boş bırakılıp bankaca sonradan doldurulduğu yönündeki iddialarını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamaları nedeniyle davalıların sorumluluğunu doğuran kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu kredi sözleşmesine konu borcun bir tarihte kapatılmış olmasının aynı sözleşmeden dolayı yeniden kredi kullandırılmasına engel teşkil etmeyeceği, yeni bir sözleşme ile yeni bir kredi kullandırılmadığı sürece kefillerin önceki sözleşmeden dolayı sorumluluklarının devam edeceği, mahkemece bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” belirtilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Dosyada birden fazla genel kredi sözleşmesi ve bu sözleşmelerin limit artışlarına ilişkin sözleşmeler bulunmaktadır. Davalıların 04.03.2005 tarihli genel kredi sözleşmesi ile bu sözleşmenin kredi ve kefalet limitlerini arttıran 16.03.2005 tarihli sözleşmede müteselsil kefil sıfatı ile imzaları bulunmakta olup, bunlar dışındaki sözleşmelerde, kefalet imzaları bulunmamaktadır. Önceki bozma ilamımızda da belirtildiği üzere dava konusu kredi, davalıların imzalarının bulunduğu sözleşmeler kapsamında kullandırılmış ise davalıların kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu olduklarının kabulü gerekir, ancak dava konusu kredinin davalıların kefaletlerinin bulunmadığı, başka bir anlatımla davalıların imzalarının yer almadığı diğer genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılmış olduğunun saptanması halinde ise davalıların sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Bozmadan önce alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda dava konusu kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırıldığı saptanmamış sadece davalıların imzalarını taşıyan sözleşmeden dolayı riskin devam ettiği yolunda görüş bildirilmiştir. Aynı bilirkişi raporunda kredilerin davalıların imzalarını taşıyan sözleşme tarihlerinden sonra açıldığı yolundaki ifadelerde dava konusu borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığının saptanması bakımından yeterli görülemez.
O halde mahkemece konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan banka kayıtları üzerinde yaptırılacak inceleme sonucunda borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığının açıkça belirlenmesi ve sonucuna göre davalıların kefalet sorumluluğunun bulunup bulunmadığının saptanmasına olanak sağlayacak biçimde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir edilen 1.100.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.