Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/6118 E. 2014/8750 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6118
KARAR NO : 2014/8750
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2010/321-2013/260 (birleşen dava 2010/419 E.)

Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit – itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen dava davacısı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, asıl davada, müvekkili şirketin davalı firmaya verdiği mal siparişleri için herbiri 7.500-TL bedelli iki adet çeki avans olarak davalıya verdiğini, ancak malların teslim edilmediğini, bu nedenle sözkonusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, davalının cari hesap nedeniyle müvekkiline olan toplam 30.325,39-TL borcunun ödenmediğini, bu nedenle davalı hakkında icra takibi yaptıklarını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl davada, müvekkili şirketin 19.224-TL bedelli ve 12.824,58-TL bedelli iki adet fatura karşılığı olarak davacı şirkete fatura içeriğindeki malları gönderdiğini, buna karşılık davacı şirketçe verilen 15.000-TL bedelli çekin verilerek bedelinin davacı şirket yetkililerince ödendiğini, 14.000-TL bedelli çekin ise ödenmediğini, davacı şirket yetkililerinin yerine yeni çek vermek koşuluyla bu çekin geri verilmesini talep ettiklerini, buna istinaden önceki çek bedeline vade farkı da eklenerek toplamda 15.000-TL olacak şekilde davaya konu iki adet çekin verildiğini beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise, davacı şirketin organik bağ içinde olduğu, ortak ve yetkilileri aynı olan yurtdışındaki davadışı Sonart Şirketi’ nin müvekkili şirketten aldığı mallara karşılık verdiği ve karşılıksız çıkan Euro çeklerinin yerine davacı şirketin kendi çeklerini vererek yenilediğini, bu şekilde davadışı şirketin borçlarını üstlenen davacının sözkonusu çekleri ödediğini, davacının cari hesap alacağı iddiasını bu çek ödemesine dayandırdığını, oysaki sözkonusu çeklerin karşılığında davadışı şirkete mobilya teslim edilmiş olduğundan birleşen davanın da reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, çek ödeme aracı olduğundan ticari teamüllere göre teslim edilmeyen malın bedelinin çekle ödenmesinin düşünülemeyeceği, davacı defterlerinin dönem sonu noter kapanış onaylarına ilişkin mükellefiyetlerin ifa edilmemiş olması sebebiyle yasaya uygun tutulma şartlarının gerçekleşmediği, davalı şirketin ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin de yaptırılmadığı, ispat yükü kendisine düşen davacı borçlunun iddiasını uygun delillerle kanıtlamasının gerektiği, çek ihdas sebebini ihtiva etmeyen bir kambiyo senedi ise de, ihdas sebebinin ne olduğu ve bu sebebin gerçekleşmemesi nedeniyle senedin bedelsiz kaldığı hususunun kambiyo ilişkisinin tarafları arasında geçerli delillerle kanıtlanabileceği, çekin avans olarak verildiğinin yazılı delille ispat edilmesinin gerektiği, satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükellef olduğundan çekin kural olarak mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği, davacının bu karinenin aksine olarak çeklerin avans olarak verildiğini ve mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlayamadığı, yine çeki elinde bulunduran kişiye veya başka kişilere yaptığı ödemelerin çeke mahsuben yapıldığını ileri süren borçlunun bu iddiasını yazılı belge ile ispat etmesinin gerekeceği, davalıya verilen 15.000-TL bedelli ilk çekin davacı firma yetkililerince zamanında ödendiği, ancak 14.000-TL bedelli çekin zamanında ödenmediği, davacı firma yetkililerinin, anılan çekin geri verilerek yerine yeni bir çek verilmek suretiyle borcun yenilenmesini davalıdan talep ettiği, davalının da kabulüyle 14.000-TL’ lik borca, 1.000-TL’ lik vade farkı da eklenerek taraflar arasındaki bakiye borcun 15.000-TL olduğunda mutabık kalındığı ve davaya konu 30.03.2010 keşide tarihli 7.500-TL bedelli ve 30.04.2010 keşide tarihli 7.500-TL bedelli iki adet çekin davalıya verildiği, bu çeklerin avans olarak değil de, 05.08.2009 ve 15.09.2009 tarihli fatura içeriği teslim alınan mal karşılığı ödenmesi gereken bakiye borca karşılık olarak verildiğine itibar etmek gerektiği gerekçeleriyle, asıl ve birleşen davalar ispat edilemediğinden ayrı ayrı reddine, davalı tarafın icra inkar tazminatı talebinin de şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dava davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Birleştirilen dava ve asıl dava bağımsızlıklarını koruduklarından, her ikisi yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp gerekçe oluşturularak hüküm kurulması gerekir. Somut olayda hüküm fıkrasında ayrı ayrı her 2 davanın reddine karar verilmişse de, birleşen davanın hangi gerekçelerle reddedildiği konusunda yeterli gerekçe yazılmamıştır. TC Anayasası’nın 141/3. maddesi uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. 6100 sayılı HMK’ nın 297. maddesinde de hükümde karar sonucu ile ilgili hususlarda hangi gerekçeye dayanıldığının belirtilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Mahkeme kararlarının gerekçe ihtiva etmesi temyiz incelemesi yapılabilmesi açısından da önemlidir. Yerel mahkemenin birleşen dava ile ilgili gerekçe ihtiva etmeyen hükmünün yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı olması nedeniyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte belirtilen sebeplerle hükmün birleşen dava davacısı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.