Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/5127 E. 2014/8774 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5127
KARAR NO : 2014/8774
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2012/262-2013/290

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, asıl borçlu hakkında takip yapılıp sonuçlandırılmadan davalılar hakkında takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kredinin teminatı olarak verilen ipoteklerin borcu karşılar değerde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, hesap kat ihtarnamesinin asıl borçluya edilememesi nedeniyle kefillerin asıl borçlunun temerrüt tarihinde temerrüde düştüklerinin kabul edilmesi gerektiği, buna göre yapılan hesaplamada davacının 20.661,67.TL asıl 7.322,40.TL işlemiş faiz, 366,10.TL faizin % 5 GV olmak üzere toplam 28.349,97.TL alacağı bulunduğu, depo talebine yönelik itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kefilin sorumluluğu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlıdır. Kuşkusuz kefile asıl borcludan daha fazla bir borç yüklenemez. Ne var ki, bu kural kefilin kendisinin temerrüde düşmemesi halinde geçerlidir. Somut olayda da hem asıl borçluya hem de kefillere temerrüt ihtarı gönderilmiş, kefil olan davalılara gönderilen ihtarname tebliğ edildiği halde asıl borçluya tebliğ edilememiştir. İhtarnamede asıl borçlu ve kefiller yönünden aynı miktarda alacak talep edilmiş ve böylece kefillerin asıl borçludan daha fazla bir borçla yükümlü tutulmaması gerektiğine ilişkin kural gözetilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 487/1 maddesi uyarınca “müteselsil kefalette alacaklı, asıl borçluya müracaat etmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilir.” Davalılar dava konusu Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduklarına göre anılan yasa hükmü de gözetildiğinde kendi temerrütleri nedeniyle oluşan faiz borcundan da sorumludurlar. Temerrüt ihtarnamesi davalılara takipten önce tebliğ edilmiş olduğuna göre ihtarnamede verilen sürenin sonunda temerrüde düştüklerinin ve o tarihten itibaren temerrüt faizi istenebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan bu ilkeler gözden kaçırılarak somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.