Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/5099 E. 2014/7157 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5099
KARAR NO : 2014/7157
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2012
NUMARASI : 2011/461-2012/198

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını tahsil için giriştikleri icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkili şirketle davacı arasında geçerli ve yürürlüğe girmiş fuar katılım sözleşmesi bulunmadığından davacının sözleşme bedeline hak kazanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacıdan fuar hizmeti almadığı gibi, ana organizatör firmadan da herhangi bir hizmet almadığını, alacak borç ilişkisi doğuran bir sözleşmesel ilişki kurulmadığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı ile davalı arasında 14-17.08.2010 tarihinde yapılacak olan House And Gıft Fair Sao-Paula Fuarına katılma hususunda 04.06.2010 tarihinde sözleşme imzaladığı, sözleşme ile davalının davacıya 31.05.2010 tarihinde 2.000 USD, 21.06.2010 tarihinde ise 5.487,00 USD ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin 4. maddesinin ”işbu sözleşmeyi imzalayarak fuara katılmayı taahhüt eden katılımcı, bu imzadan sonra fuar katılımını iptal edemez. Katılımcı herhangi bir sebepten fuara katılmaktan tek taraflı vazgeçerse, işbu sözleşmeyle taahhüt ettiği tüm ödeme yükümlülüğünü yerine getireceğini, fuardan kendi isteği ile ayrılması durumunda sözleşme bedelinin tamamını ödemekle yükümlü olduğunu peşinen kabul ve taahhüt eder” şeklinde düzenlendiği, takibe yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptali gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davacı vekili, davalı vekilinin temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüş ise de sözkonusu dilekçesinin HUMK’nun 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre içinde verilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin temyizine gelince;
2- Dava konusu sözleşme iki sayfadan ibaret olup, ”A” harfi ile gösterilen birinci sayfasında davalı şirketin kaşe ve imzası bulunduğu halde ”B” harfiyle gösterilen ve sözleşme hükümlerinin yer aldığı 2. sayfada kaşe basılı olduğu halde imza bulunmadığı görülmüştür. Yerel mahkeme gerekçesinde imzasız olan ikinci sayfadaki hükümlere dayanılmıştır. İmza bulunmadığından sözleşmenin ikinci sayfasındaki hükümlerin davalı şirketi bağlamayacağı gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.