Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/4966 E. 2014/8927 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4966
KARAR NO : 2014/8927
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

MAHKEMESİ : Ceyhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/481-2013/415

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi M. E. T.’e 05.10.2009 tarihinde davalı bankaca tarımsal kredi kullandırıldığını, sözkonusu kredi gereğince murisin ”kredi hayat sigortası” ile sigortalandığını, murisin 22.02.2012 tarihinde vefat etmesi üzerine müvekkillerinin kredinin son üç taksidinin sigortadan karşılanması için davalı bankaya müracaat ettiklerini ancak davalı bankaca 2012 yılının 1. ayında davalı bankada murisleri adına yapılan hayat sigortasının 2012 yılı sene başında yenilendiği ancak daha sonra iptal edildiğinin beyan edildiğini bu nedenle müvekkillerinin çekilen kredinin ödenmemesi nedeniyle icra tehdidi altında bulunduklarını, davalı bankanın bunda kusurlu olduğunu iddia ederek davacıların davalı bankaya kullanılan kredinin ödenmeyen miktarı bakımından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkili bankanın Tarımsal Krediler Uygulama Esas ve Usulleri Hakkındaki İç Genelgesi’nin 8-3. maddesinde 75 yaş üzeri kişilerin hayat sigortası kapsamına alınmayacağının açıkça düzenlendiğini, davacıların murisinin 2012 yılı itibariyle 75 yaşını doldurduğunu, bu nedenle 2012 yılında müteveffanın hayat sigortasının yenilenmemesi işleminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davacıların, mirasçı sıfatıyla sorumlu oldukları borçları ödememek amacıyla işbu davayı açtıklarını, müvekkili bankanın kredi müşterisini hayat sigortası yaptırmaya zorlayamayacağını ayrıca bankanın müşteri adına ve namına hayat sigortası yaptıramayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı bankanın 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin davacıların murisi olan kredi borçlusu M. E. T. adına tarımsal kredi müşterileri grup hayat sigortası yaptırdığı, 2012 yılına ilişkin ise hayat sigortasının yenilenmediği, davalı banka tarafından hayat sigortası birden fazla kez yaptırıldığından, davalı bankanın sigortasının yenileneceği ve bunun banka tarafından yerine getirileceği hususunda bir güven vermiş sayılacağı ancak kredi borçlusu murisin sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etmediğinden müterafik kusuru bulunduğu, davacı bankanın hayat sigortasının yenileneceği hususunda verdiği güven ve sigortanın yenilenmediğini borçluya bildirmemesinden dolayı daha fazla kusurlu olup, kusur oranının % 70, kredi borçlusu davacıların murisinin sigortanını yenilenip yenilenmediğini takip etmediğinden daha az kusurlu olup, kusur oranının % 30 olarak kabul edildiği ve davalı bankanın kusur oranına isabet eden 5.416,63 TL’lik kredi borcundan sorumlu olduğu, davacı mirasçıların murislerinin kullandığı tarımsal kredinin bakiye kısmından murislerinin müterafik kusuru oranında sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıların murisi ile davalı banka arasında akdedilen Tarımsal Krediler Sözleşmesinin 11/6 maddesinde; ” Kredi lehdarı bankaca uygun görüldüğü takdirde, banka mevzuatına göre hayat sigortası, tabi afetler sigortası veya başkaca herhangi bir sigortayı yaptırmaya bankanın yetkili olduğunu, sigorta yapılması işlemlerindeki gerçeğe aykırı beyanlarından dolayı bankanın herhangi bir sorumluğununu bulunmadığını, süreleri biten sigorta poliçelerini 11-2 madde esasları dahilinde yenilettirmeyi, bu hususun banka için bir mecburiyet teşkil etmeyeceğini kabul ve taahhüt eder. ” hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü gibi, davalı bankanın hayat sigortası yaptırma mecburiyeti bulunmadığı belirtilen sözleşme hükmünde açıkça belirtilmiştir.. Başka bir anlatımla anılan sözleşme hükmüne göre hayat sigortası yaptırma yükümlülüğü kredi lehdarına yüklenmiştir. Bankanın ilk iki yıl hayat sigortası yaptırmış olması sonraki yıllarda da bu yükümlülüğü üzerine aldığı şeklinde yorumlanamaz. Zira, sözleşmenin 11-6. maddesinde yer alan düzenleme, kredi veren bankanın kendi lehine koyduğu bir hükümdür. Bu hükmün amacı, bankanın kredi lehdarına vermiş olduğu kredinin teminat altına alınmasıdır. Bu yönüyle bankanın, kendi lehine yaptığı bir düzenlemenin aleyhine yorumlanarak yükümlülük altına sokulması kabul edilemez. Nitekim bu hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.12.2009 tarih, 2009/13-433 Esas, 2009/580 Karar sayılı emsal nitelikteki kararında da açıkça değinilmiştir.
Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.