Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/4962 E. 2014/9267 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4962
KARAR NO : 2014/9267
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2013
NUMARASI : 2013/247-2013/246

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, B. markası adı altında bayilik faaliyeti gerçekleştirilen taşınmazda davacı şirket lehine 26.05.2008 tarihinden itibaren 27.03.2012 tarihine kadar intifa hakkı verilip, bu hakkın tapu siciline tescil edildiğini, intifa hakkı bedelinin davalıya ödendiğini, Rekabet Kurulu’nun kararları gereği intifa hakkının 18.09.2010 tarihinde sona ereceğini, davacının ödediği (intifa ve kalıcı teknik yatırım bedelleri) meblağların davalı açısından sözleşmenin geçersiz kılındığı dönem için sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını, 18.09.2010 tarihi sonrası döneme tekabül eden intifa hakkı ile teknik yatırımlar için ödenen bedellerin davalı tarafça iadesi gerektiğini belirterek 595.908. TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, yetki itirazında bulunmuş, bununla birlikte davacının teknik yatırım bedellerini istemesinin iyi niyetli olmadığını zira ödenen bedelin rekabet gücünü arttırmaya yönelik olduğunu, müvekkilinin de masraf yaptığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda; dava konusu taşınmazda davacı ile davalı şirketin bayilik ilişkisinin Rekabet Kurulu’nun kararları da dikkate alındığında 05.03.2013 tarihine kadar devam ettiği, sözleşme devam etmekte iken sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceği, davanın sözleşme süresi dolmadan açıldığı gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 29/11/2012 tarih, 2012/11104 esas ve 2012/18087 karar sayılı ilamı ile;
“Davalı vekilinin temyizi, lehlerine eksik vekalet ücreti takdir edilmesine ilişkindir.Mahkemece, taraflar arasındaki akdin feshedilmediği ve geçerli olduğu davanın sözleşme süresi dolmadan (erken) açıldığı gerekçesiyle verilen red kararı esasa ilişkin nihai karar olup, buna göre davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmolunması isabetsizdir.” denilerek mahkeme kararı bozulmuş, davacı tarafın karar düzeltme talebi de red edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın esasına ilişkin olarak verilmiş bulunan karar Yargıtay bozması kapsamında bulunmadığından bu yöne ilişkin olarak ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, reddedilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 34.686,32 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma kararından sonra dava dosyasına ibraz edilen 21/03/2013 tarihli fesih protokolünde tarafların sulh yaptıkları ve eldeki davayı takip etmeme konusunda anlaştıkları, bu protokolün 2.7. maddesinin; “Bayi ve Malik, söz konusu Bayilik Anlaşmalarına ve bayilik ilişkisiyle, intifa hakkına bağlı olarak; B. nezdinde herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını beyan ederek, B.’yi gayrikabili rücu ibra etmiş ve B.’den herhangi bir talep ve/veya her nam altında olursa olsun tazminat vs. alacak talebinde bulunmayacaklarını beyan ve kabul etmişlerdir. B., Bayi ve Malik’ e karşı açtığı, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/169 esas sayılı dosyası üzerinden sürmekte olan davayı takipsiz bırakacaktır. Bayi, anılan davayla ilgili olarak B.’den herhangi bir bedel, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmeyeceğini kabul ve beyan etmiştir.” düzenlemesini içerdiği anlaşılmaktadır. Bu protokolün dava dosyasına sunulup, davacı vekilinin protokol gereği davayı takipsiz bırakmış olduğu, davalı vekilinin davayı takip etmesine binaen yargılamaya devam edildiği anlaşılmış ise de, verilen hükümde protokole aykırı şekilde davalı Bayi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.