Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/4956 E. 2014/7136 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4956
KARAR NO : 2014/7136
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2013/107-2013/141

Taraflar arasındaki karşılıklı alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı her iki davanın da reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı-karşı davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi ve davalı karşı davacı vekilince temyize cevapla birlikte duruşma istenilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-karşı davalı vek. Av. E.. V.. ve davalı-karşı davacı vek. Av. M.. B..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı-karşı davalı vekili; akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren müvekkilinin davalı-karşı davacı ile bayilik sözleşmesi akdettiğini ve davalı-karşı davacıya ait gayrimenkul üzerinde intifa hakkı tesis ettiğini, Rekabet Kurulu’nun bildirimi ile bayilik sözleşmesi ile bağlantılı uzun süreli intifa hakkı tanınması gibi ayni hakların rekabet yasağı kapsamında değerlendirileceği, 18.09.2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin yapıldıkları tarihten itibaren 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanabileceğinin bildirildiğini, yine Rekabet Kurulu’nun yayımladığı bir yazısında anlaşmaların 5 yılı aşan süreler bakımından geçersiz hale geleceğinin bildirildiğini belirterek davalının gayrimenkulü üzerinde tesis edilen intifa hakkı için ödenen peşin ivaz bedelinin anlaşmanın geçersiz kılınan süresine tekabül eden kısmının,ayrıca müvekkil tarafından prim, yatırım destek ve her ne ad altında olursa olsun ödenen ticari teşvik bedellerinin ve gerçekleştirilen yatırımların işlememiş süreye tekabül eden kısmının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak miktarının toplam miktarı olarak tespit edilmiş olan 2.124.225,00 TL’nin davalı-karşı davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; taraflar arasındaki intifa hakkı sözleşmesinin tapuya şerh verildiğini, şerh edilmiş kira sözleşmelerinin bayinin işletme sözleşmelerini feshetmesini önlediğini ve davacı-karşı davalının yapmış olduğu yatırımları teminat altına aldığını, ayrıca intifa süresinin 15 yıldan 5 yıla indirilmesinin mevzuata uygun olmadığını,bunun yanında intifa hakkı süresinin 5 yıla indirilmesi halinde müvekkilinin bayilik için yaptığı işler ve işlememiş süre için uğrayacağı kar kaybı ve yaptığı yatırımlar için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000 TL’nin tahsilini talep ettiklerini belirterek asıl davanın reddini, karşı davanın kabulünü talep ve dava etmiştir.
Mahkemece asıl ve karşı davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14/01/2013 tarih 2012/13659 E. 2013471 K. sayılı kararı ile sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün “Asıl davanın erken açılması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Esasa girilerek red kararı verilmiş olması nedeniyle davalı-karşı davacı yararına AAÜT uyarınca nisbi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre “asıl davanın zamansız olduğundan bahisle reddine, karşı davanın reddine” dair hükümler kesinleştiğinden önceki hükmün tekrarı ile yetinildiği, davalı vekilinin vekalet ücreti ile ilgili dayandığı protokolün karşı tarafın kabulünde olmadığı, protokolün bozma ilamından önceye ait olmasına karşın temyiz aşamasında ibraz edilmediği, bozmaya uyma neticesinde de davacı yararına kazanılmış hak oluştuğu ve protokole itibar edilemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın zamansız olduğundan reddine, karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra 30/07/2012 tarihli protokol ibraz edilmiştir. Mahkemece davalı vekilinin vekalet ücreti ile ilgili dayandığı protokolün karşı tarafın kabulünde olmadığı, protokolün bozma ilamından önceye ait olmasına karşın temyiz aşamasında ibraz edilmediği, bozmaya uyma neticesinde de davacı yararına kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle protokole itibar edilmemiş ise de anılan protokol vekalet ücretine yönelik borcu söndüren bir sebeptir. Bu durumda anılan protokol üzerindeki imzanın davalı karşı davacı şirket temsilcisine ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı karşı davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı karşı davalı B.. A.. lehine hükmedilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.