YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4637
KARAR NO : 2014/6827
KARAR TARİHİ : 09.04.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/167-2013/341
Taraflar arasındaki karşılıklı tazminat-alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kısmen kabulüne karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, yanlar arasında akdedilen 27.12.2006 tarihli 5 yıl süreli bayiilik sözleşmesi gereğince davalının LPG dağıtım şirketi olan müvekkili şirketin bayiiliğini üstlendiğini, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkili tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile iade edilmeyen tüplerden dolayı 5.000 TL, kar mahrumiyeti olarak 5.000 TL ve cezai şart olarak da 5.000 TL olmak üzere toplam 15.000 TL’nin fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile iade edilmeyen tüplerden kaynaklı tazminat talebinin 57.259,18 TL artırarak; kar mahrumiyeti talebinin 5.000,00 TL’den 2.740,82 TL sına indirerek; cezai şart talebini 15.000,00 TL artırarak toplam 75.000,00 TL tazminat alacağına hükmolunmasını istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirketin bayiiliğini yürüten dava dışı şirketten bayiiliği devraldığını ve anılan bayii ile taahhütname imzalandığını, ayrıca davacı şirketle aralarında bayiilik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranmadığını, davacı yanca sözleşmenin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, davacının tazminat taleplerinin yerinde olmayıp, fahiş ve haksız olduğunu, müvekkilinin mahvına sebep olacağını, tüp tesliminin ispatı gerektiğini belirterek asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davasında ise, davacı/karşı davalıya verilen 10.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun bankadan haksız olarak tahsil edildiğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davacı adına kayıtlı olan ancak müvekkili tarafından ödenen telefon fatura ödemelerinin müvekkiline ödenmesinin gerektiğini, ayrıca davacı/karşı davalı tarafa tüp depozito bedeli olarak ödenen ancak karşılığında müvekkiline teslim edilmeyen tüplere ilişkin depozito bedelinin iade edilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 14.000,00 TL’ nin tahsiline, esas davada borçlu çıkması halinde karşılık davadaki alacağından mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, bilirkişi tarafından hesaplanan cezai şartın davalı-karşı davacının ekonomik yıkımına sebep olabileceğinden takdiren % 40 oranında tenkis yapıldığı, davacı-karşı davalının diğer tazminat taleplerinin yerinde görüldüğü, karşı dava yönünden ise davalı-karşı davacının alacağının varlığı belirlendiği gerekçeleriyle asıl davada davanın kısmen kabulüne tüplerin iade edilmemesinden dolayı 57.259,18 TL, kar mahrumiyeti olarak 2.740,82 TL, cezai şart olarak da takdiren % 40 oranında tenkis edilerek 9.000,00 TL olmak üzere toplam 69.000 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı davada ise davanın kabulüne 14.000,00 TL alacağın avans faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacı/karşı davalı şirket tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, iade edilmeyen tüplerin tazminat hesaplaması yönünden davacı/karşı davalı yanca dosyaya sunulan tüp teslim belgelerinden bizzat davalı/karşı davacı tarafından imzalanmış olan belgeler dikkate alınmış ve buna göre tazminat miktarı belirlenmiştir. Ne var ki anılan teslim belgelerindeki imzaya davalı/karşı davalı yanca itiraz edilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalı/karşı davacının isim ve imzasının bulunduğu belgeler yönünden imza incelemesi yaptırılarak söz konusu belgelerdeki mallarla ilgili teslim olgusunun araştırılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Davacı/karşı davalı şirket vekilinin temyizi yönünden;
a) Davacı yan davalı yana teslim ettiği tüplerin kendisine iade edilmediğini iddia etmiş ve iade edilmeyen tüpler karşılığında sözleşme uyarınca hesaplanan tazminat bedelinin davalıdan tahsilini istemiş, bu konuya ilişkin olarak da davalı ve davalı adına M.. N.., K.. D.., A.. B.. ve C.. Ç.. tarafından imzalanan teslim belgelerini dosyaya ibraz etmiştir. O halde mahkemece, teslimi kabul edilmeyen belgeler yönünden davalı isticvap edilip, bu konudaki beyanı alınmadan ve tüpleri teslim alan kişilerin davalı çalışanı olup olmadığı belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
b) 6762 Sayılı TTK.nun 24. maddesi ( 6102 Sayılı YTTK.nun 22 md) uyarınca; “Tacir sıfatına haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.”
Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay’ca kabul edilmektedir. Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik ve sosyal durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda bu yönler üzerinde araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş davalı şirketin ekonomik ve sosyal durumu yönünden konusunda uzman bir bilirkişiye ticari defter ve kayıtları, bilançoları, vergi dairesine verilen vergi beyannameleri vs. gibi kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak yukarıda belirtilen indirim koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
c) Mahkemece davacının sözleşmeyi feshinde haklı olduğunun kabulü denildiği halde karşı davada talep edilen hususlar gözetilmeksizin talep dışına çıkılarak davalı/karşı davacının cari hesap alacağının hüküm altına alınması doğru olmadığı gibi bu kabul şekline göre, tarafların takas-mahsup taleplerinin değerlendirilmemesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı/karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı/karşı davacı lehine (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı/karşı davalı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.