YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4369
KARAR NO : 2014/8077
KARAR TARİHİ : 29.04.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2013/25-2013/140
Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit – istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, asıl davada, davalı M.. Ö..’ un müvekkili şirketin eski yönetim kurulu üyesi ve münferiden imza yetkilisi olduğunu, davalının 12.10.2010 tarihinde müvekkili şirket yönetim kurulu başkanına iletilmek üzere iki adet imzalı yazısını bırakarak şirketten ayrıldığını bildirdiğini, sözkonusu belgeler ve yapılan araştırma sonucunda davalının müvekkili şirket adına müşterilerden tahsil ettiği çekleri teslim etmeyip, zimmetine geçirerek bu çekleri de yanında götürdüğünün tespit edilip tutanağa bağlandığını, bu şekilde toplam 20 adet çekin davalı tarafından haksız olarak alınması sonucunda müvekkilinin bu çek bedellerini tahsil imkanını yitirdiğini, davalı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, ağır cezada görülen davanın halen derdest olduğunu, sözkonusu çeklerle ilgili olarak müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Bakırköy 2 .Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/527 Esas sayılı dosyasında, 25/11/2010 keşide tarihli 146.162-TL bedelli ve 10/12/2010 keşide tarihli 150.000- TL bedelli çeklerin davalı M.. Ö.. tarafından diğer davalı V.. Ç..’e mesnetsiz olarak ciro edildiğini, davalılar arasında hiçbir ticari alışveriş bulunmadığını belirterek, bu çeklerin bedelsiz bulunması nedeniyle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, çeklerin iptaline, tahsil edilmesi halinde davanın istirdat davası olarak devamına, dosyanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/528 Esas sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde; 07/10/2010 keşide tarihli 4.350- Euro bedelli, 20/11/2010 keşide tarihli 60.000-Euro bedelli ve 30/11/2010 keşide tarihli 35.000-TL bedelli çeklerin davalılar M.. Ö.. ve C.. G.. tarafından işbirliği yapılarak tahsil edilmiş olması nedeniyle sözkonusu çek bedellerinin tahsil tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte istirdatına, dosyanın asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Murat vekili, asıl davada, müvekkilinin davacı şirketin hissedarı olduğunu ve şirketin müvekkili ile diğer yöneticilerce müştereken idare edilmekte olduğunu, davacı şirketin zaman zaman nakit para ihtiyacını karşılamak üzere müvekkili tarafından paralar aktarıldığını, müvekkilinin tahsilat makbuzları karşılığında, diğer yönetim kurulu üyelerinin de bilgisi dahilinde bu alacaklarını işlemiş faizlerinin büyük bölümünden de feragat ederek müşteri çekleri ile tahsil ettiğini, davaya konu çeklerin de bu şekilde alınmış çekler olduğunu, ancak davacı şirketin bunu görevi kötüye kullanma ve şirketten izinsiz olarak zimmete geçirme gibi gösterme gayretine girdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiş, birleşen davalarda ise, aynı çeklerle ilgili talep konuları aynı olan birleşen davalar yönünden derdestlik ilk itirazında bulunduklarını, esas yönden ise haksız açılan bu davaların reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı V.. Ç.. vekili, müvekkilinin davalı M.. Ö..’ a verdiği borç para karşılığında çekleri ciro yoluyla alan iyiniyetli 3. şahıs olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı C.. G..’ a, usule uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermediği ve duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, asıl davaya konu çeklerden 60.000-Euro bedelli çekte davalı M.. Ö.., ciranta veya hamil olmadığı gibi sözkonusu çekin davacı şirket tarafından tahsil edildiği, bu çek yönünden davalının pasif husumeti olmadığı, davacının bu çekle ilgili dava açmakta hukuki yararının da bulunmadığı, diğer 19 adet çekin ise, davadışı 3. kişiler tarafından davacı şirket emrine keşide edildiği, çeklerin arkasında davacı şirketin cirosunun bulunduğu, bu cirodan sonra davacı şirket temsilcisi ve o tarihlerde yönetim kurulu üyesi olan davalı M.. Ö..’ un şahsi cirosunun bulunduğu, bir kısım çeklerin birleşen dosya davalısı C.. G..’a, diğer bir kısım çeklerin birleşen dosya davalısı V.. Ç..’e ciro yoluyla geçtiği ve bu kişiler tarafından bankaya ibraz edilerek bedellerinin keşidecilerin hesabından tahsil edildiği, bu durumda dava konusu çek bedelleri davadışı keşidecilerin hesabından tahsil edilmiş olduğundan ve davacı lehtarın başvuru borçluları içerisinde yer alması mümkün olmadığından artık davaya devam etmekte hukuki yararının bulunmadığı, istirdat davası koşulları bakımından ise, çek bedelleri davadışı keşidecilerin hesaplarından ödendiğinden davacının istirdat talebi yönünden de hukuki yararının olmadığı, her ne kadar davacı, şirket kasasında bulunan çeklerin davalı tarafından yapılan devir işlemleri neticesinde 3. kişiler uhdesine geçmesiyle zarara uğradığını iddia ediyor ise de, açmış olduğu menfi tespit-istirdat davasında ödemediği miktarı talep etmesinin hukuken mümkün olmadığı, davalının müşteri çeklerini haksız yere uhdesine geçirdiği ve şirketi kendisine borçlandırdığı ileri sürülmüş ise de, 6762 S. TTK’nun 334. maddesinin ancak açılacak yönetici sorumluluk davasında tartışma konusu yapılabileceği, davacı vekili 05.12.2012 tarihli dilekçesiyle menfi tespit talepli olarak açılan davasını tamamen ıslah ederek vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle oluşan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasına dönüştürdüklerini belirterek, dilekçe vermiş ise de, bu bildirimden itibaren HMK 180. maddede öngörüldüğü gibi bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermediğinden ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verildiği gerekçeleriyle, dava dilekçesinde belirtilen 20.11.2010 keşide tarihli 60.000-Euro bedelli çek bakımından hukuki yarar ve pasif husumet yokluğundan bu çekle ilgili talebin reddine, diğer dava konusu 19 adet çekle ilgili ise, dava sırasında çek bedelleri davadışı keşidecilerin hesaplarından ödenmiş olduğundan, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin davada, davacı açısından müracaat imkanı ve hukuki yarar kalmadığından bu çeklerle ilgili davanın reddine, birleşen Bakırköy 2 Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/527 E. sayılı dosyada; davalı M.. Ö.. vekilinin derdestlik ilk itirazının kabulü ile, bu davalı hakkındaki davanın derdestlik nedeniyle reddine, diğer davalı V.. Ç.. hakkındaki davada davacının hukuki yararı kalmadığından davanın reddine, birleşen Bakırköy 2 Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/528 E.sayılı dosyada; davalı M.. Ö.. yönünden dava konusu 07.11.2010 keşide tarihli keşidecisi 4.350-Euro bedelli çekle ilgili talebin derdestlik nedeniyle reddine, diğer çekler yönünden ve her iki davalı açısından dava konusu çekler davadışı keşidecilerin banka hesaplarından tahsil edildiğinden, bu çeklere yönelik davacıya müracaat hakkı ve hukuki yarar kalmadığından davanın bu nedenle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ve birleşen davaların davacısı G… Tekstil Tic.ve San. A.Ş., asıl ve birleştirilen davalarında borçlu olmadığının tespitini ve ödeme yapılması halinde ödeme bedellerinin istirdatını talep etmiş, yargılamanın safahatında 05.12.2012 tarihli dilekçesi ile HMK 180.maddesi uyarınca davasını “sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası” şeklinde tamamen ıslah ettiğini bildirmiştir. HMK 177. madde gereğince ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Yine aynı yasanın 180. maddesine göre davasını ıslah eden taraf, 7 gün içinde yeni bir dava dilekçesi vermekle yükümlüdür. Davacı tarafından verilen 05.12.2012 tarihli ıslah dilekçesi içeriği dikkate alındığında HMK 180. maddedeki unsurları içerdiği, bir başka deyişle, yeni bir dava dilekçesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davasını tamamen ıslah eden davacıya HMK 178. maddesi gereğince yargılama giderlerini ve karşı tarafın uğrayacağı zararları karşılamak üzere teminat ve yargılama harcını yatırması için kesin süre verilmesi, verilen sürede mahkemece talep edilen hususların yerine getirilmesi halinde davaya ıslah edilmiş şekliyle devam olunması, aksi halde mevcut davaya devam edilerek uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı/birleşen davalar davacısı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.