YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4120
KARAR NO : 2014/6621
KARAR TARİHİ : 07.04.2014
MAHKEMESİ : Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2013
NUMARASI : 2013/294-2013/130
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için müteselsil kefil aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili; müvekkilinin dava dışı Volkan Kara’nın genel kredi sözleşmesi dışındaki borçlarına kefil olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı bankanın kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan dava dışı V.. K.. keşide etmiş olduğu ve bankada karşılığı bulunmayan çekler nedeniyle muhataplara ödenen taahhüt bedeli için davalı kefil aleyhine icra takibi başlattığı, ancak Genel Kredi Sözleşmesinin eki niteliğindeki kefaletname incelendiğinde; davalı- kefil G.. K..’nın karşılıksız çıkan çeklerin taahhüt bedeline de kefil olunduğuna dair bir ibare ve şart konulmadığı, kefalet sözleşmesinin taahhütler başlığının 3.1 maddesinde “…kefaletten doğmuş ve doğacak tüm borçları…” şeklinde afaki bir ibarenin bulunduğunun tespit edildiği, ancak konulan böyle bir şartın gerek 6098 sayılı yasayla getirilen genel işlem şartları, gerekse kefalete ilişkin hükümlerde kefalet limitinin belli olması şartı nedeniyle böyle bir maddenin geçersiz olduğu sonucuna varıldığı, kefilin sorumluluğunu genişletmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı, dava dışı Volkan Kara ile davacı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesine kefalet etmiş olup, bu sözleşme kapsamında kredi borçlusuna verilen çek karnesi uyarınca kredi borçlusunun keşide ettiği ve karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı için 3167 sayılı Çek Kanunu gereğince zorunlu karşılıkları banka kredi kullandırmak suretiyle ödemiştir. Bu durumda, banka alacağının kredi alacağına dönüştüğü ve kefilin kefalet limiti kapsamında bu borçtan sorumlu olduğu gözetilmeden,hukuki tavsifte hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.