Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/4028 E. 2014/7089 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4028
KARAR NO : 2014/7089
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : İzmir 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/96-2013/416

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin inşaat malzemesi alım-satımı yapmakta olduğunu, her iki şirketin 2010 yılından beri birbirlerine karşılıklı olarak inşaat malzemesi satışı yaptıklarını, öte yandan müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi Y.. E.. davalı şirketin ortaklarından H.. U.. hissesini satın alarak davalı şirkete ortak olduğunu, daha sonra 16.05.2012 tarihli ortaklar kurulu kararıyla hisselerinin tamamını devrederek ayrıldığını, bu durumun her iki şirket arasındaki samimiyetinin en üst boyutu olduğunu, müvekkili şirketin 20.06.2012 tarihinde davalıdan 4.539,20 TL alacaklı iken müvekkilinin 21.07.2012 tarihli tahsilat makbuzu ile dava ve takip konusu 25.12.2012 tarihli çeki davalıya verdiğini, söz konusu çekin davalının bankadan cari hesap kredisi kullanması amacıyla verildiğini, gerçekte bir borcu yansıtmadığını, ancak davalının bahse konu çekin arkasını yazdırarak takibe koyduğunu, 01.03.2013 tarihinde yapılan ihtiyati haciz sırasında müvekkilinin haciz baskısı altında mallar kaldırılmasın diye müvekkilinin tutanağı imzalayarak 4.000 TL ödeme yaptığını, davalı vekilinin tahsilat makbuzuna 04.03.2013 tarihini atarak sanki tahsilatı ihtiyati haczin icrai hacze çevrildiği tarihten sonra haciz baskısı olmadan kendi rızası ile yapılan bir borç ödemesi olarak göstermek istediğini, her iki şirketin ticari defterleri incelendiğinde müvekkilinin takip konusu çek hariç 1.158,22 TL alacaklı olduğunun ortaya çıkaracağını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konu çekin iptaline ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının borçlarını ödememek için böyle bir dava açtığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının lehine delil vasfı bulunan ticari defterlerine göre davalıdan 28.858,22 TL alacaklı olduğu, HMK’nun 222. maddesi uyarınca yapılan ihtara rağmen davalının defter ibraz etmediği, buna göre davacının davalıdan 28.858,22 TL alacaklı olduğu, davaya konu edilen 27.700 TL bedelli çekin mahsup edilmesi sonucunda davacının 1.158,22 TL daha alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının dava konusu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, takibe konu çek nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, davalı yanca takibe konu edilen çekin davalının, bankadan kredi kullanması amacıyla verildiğini, gerçek bir borcu yansıtmadığını iddia etmiştir. Bir başka anlatımla davacı, dava konusu çekin hatır çeki olduğunu ileri sürmüştür.
Davacının anılan bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Bu durumda mahkemece, dava konusu çekin, davalının bankadan kredi kullanması amacıyla teminat olarak verildiğini, gerçek bir borcu yansıtmadığı yönündeki davacı iddialarının yazılı delillerle ispatlanması gerektiği gözetilmeden davacı defterlerinde davacının davalıdan alacaklı olduğu ve davacı yanca münhasıran davalı defterlerine dayanılmadığı halde davalının defter ibraz etmediği şeklindeki yanılgılı değerlendirme sonucu ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.