Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/397 E. 2014/12163 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/397
KARAR NO : 2014/12163
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2012/346-2013/151

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek. Av. V.. S.. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacılar vekili, icra takibine konu senetteki keşideci imzasının davacıların murisi K.. G..’e ait olduğunu, senedin sonradan doldurulduğunu ve bedelsiz olduğunu ileri sürerek müvekkillerinin icra takibi ile dayanak senet nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu senedin davacılar murisi tarafından 10/05/2010 tarihinde düzenlendiğini, vefat tarihine kadar senedin hükümsüz olduğu konusunda herhangi bir müracaatı olmadığını, senette belirtilen miktarın davacılar murisine ödendiğini, senedin hükümsüz olduğunu davacı tarafın ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere göre; davacılar tarafından davalı hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması nedeniyle şikayette bulunulduğu, savcılıkça yapılan hazırlık soruşturması sonucu suçun işlendiğine dair delil bulunmadığı anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalının şüpheli olarak savcılıktaki savunmasında “K.. G..’e elden nakit para ödediğini, borcuna karşılık K.. G..’in bu senedi imzalayarak verdiğini, senedin sonradan doldurulmadığını ve sahte olmadığını beyan ettiği, davacıların davada, dava konusu senetteki imzaya itirazları olmadığı, senedin sonradan doldurulduğunu iddia ettikleri, açık bono tanzimi mümkün olup, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu kanıtlanmadıkça senedin geçerli olduğu, senedin hüküm ve gücünü ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanık ile ispat edilemeyeceği, bu nedenlerle davacıların tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, kambiyo senedi niteliğini taşıyan bonoya dayalı menfi tespit davasıdır. Dava, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 25.07.2012 tarihinde açılmıştır. Anılan yasa hükmüne göre; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” Görev, 6100 sy. HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacılar yararına takdir edilen 1100,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.