Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/3946 E. 2014/7246 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3946
KARAR NO : 2014/7246
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2012/578-2013/575

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davalının müvekkiline olan 900,00 ABD doları borcuna karşılık önceden imzalamış olduğu bir senet verdiğini, müvekkilinin senedi cirolayarak 3.şahsa ciro ettiğini, senet bedelinin ödenmemesi üzerine 3.şahsın icra takibi yaptığını, davalının itirazı sonucu icra hukuk mahkemesince takibe konu senetteki imzanın davalıya ait olmadığının tespit edildiğini ve davanın kabul edildiğini, bunun üzerine 3.şahsın müvekkiline başvurarak hem senet bedelini hem de icra hukuk mahkemesi kararı gereğince ödemek zorunda kaldığı 85,07 TL masraf ve vekalet ücretini müvekkilinden aldığını, müvekkilinin davalı hakkında sahte senet düzenlemiş olması nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu, ceza yargılaması sonunda davalının müvekkiline olan borcuna karşılık kendisi dışında bir şahsa imzalattığı senedi müvekkiline verdiğinin ve bu şekilde sahte senet düzenleme suçunu işlediğinin tespit edildiğini, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen kararın kesinleştiğini, müvekkilinin 3.şahsa ödediği bedelin tahsili için başlatmış olduğu icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca icra mahkemesi kararı gereğince ödendiği iddia edilen bedellerin davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, zira bunun yasal dayanağının olmadığını, öte yandan ceza davasında verilen kararın müvekkilinin borçlu olduğunu göstermediğini, müvekkilinin ceza yargılaması sırasında da borçlu olmadığını sürekli beyan ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; öncelikle davaya konu senedin sahte olarak tanzim edilmiş olması nedeniyle açılan ceza davasının 03/05/2012 tarihinde karara bağlandığı ve davalının zamanaşımı itirazına itibar edilmediği, davalının baştan beri borçlu olmadığını iddia etmediği, alacağın zamanaşımına uğradığını iddia ettiği, davalının ceza dosyasındaki tevilli beyanından ve ceza mahkemesi kararında da belirtildiği üzere davaya konu senedin davalının borcu nedeniyle düzenlendiği, ancak davalı tarafından bir başkasına imzalattırılmak suretiyle senedin davacıya verildiği, hayatın olağan akışı içerisinde de borçlu olmayan bir kişinin kendisini borçlu göstererek senet düzenleyip vermesinin mümkün olmadığı ve davacının asıl alacak talebinde tamamen, işlemiş faiz talebinde kısmen haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı davanın başından beri dava konusu senetten dolayı borçlu olmadığını savunduğundan yerel mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi dosya içeriğine uymamaktadır. Öte yandan yerel mahkemece ceza mahkemesi kararına dayanılarak hüküm oluşturulmuş ise de ceza mahkemesince ”hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmiştir. Bu karar 5271 sayılı CMK’nın 223.maddesinde belirtilen hükümlerden değildir, dolayısıyla kesin bir mahkumiyet hükmü olarak hukuk hakimini bağlayıcı bir karar olarak değerlendirilemez. Aksi
düşünüldüğü takdirde bu kararın sonucu olarak 5 yıllık deneme süresi içinde bir suç işlendiğinde mahkemece hüküm açıklanacak ve temyiz hakkı doğacak, şayet yapılan temyiz incelemesinde ceza mahkemesi kararı bozulursa hukuk mahkemesinin kararının da dayanağı ortadan kalkacak ve yargılamanın yenilenmesi gündeme gelecektir. Bu durum ise adalete olan güveni ve saygıyı zedeleyecektir. Sonuç olarak maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir. Bunun yanında davacı vekili sahte olduğu iddia edilen dava konusu senedin takibe konulması üzerine itiraz sonucu doğan yargılama gideri ve vekalet ücretini 3.şahsa ödediğini belgeleyememiştir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.