Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/3813 E. 2014/9184 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3813
KARAR NO : 2014/9184
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

MAHKEMESİ : Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2013/454-2013/483

Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne birleşen dosya yönünden davanın kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –

Davacı vekili; davalı banka tarafından 14.04.2003 tarihli ve 27.04.2007 tarihli iki ayrı genel kredi sözleşmesine dayanılarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, her iki kredi sözleşmesinde de asıl borçlunun İ. Mobilya…Ltd. Şti. olduğunu, müvekkilinin sadece ilk kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğunu, söz konusu takibin haksız olduğunu, zira müvekkili davacının davalı bankaya herhangi bir borcu bulunmayıp aksine fazla yaptığı ödeme nedeniyle alacaklı olduğunu belirterek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, kredi sözleşmesinden doğan borca karşılık yapmış olduğu ödemelerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL’lik kısmının ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve %40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının müvekkili bankaya halen 2.665,00 TL borcunun bulunduğunu, bu nedenle Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/175 E. sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/175 E. sayılı dosyasında davacı vekili; müvekkili banka ile dava dışı İ. Mobilya…Ltd. Şti. arasında imzalanan kredi genel sözleşmesini davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, dava dışı borçlu şirketin süresi içinde borcunu ödememesi üzerine davalının borcun bir kısmını ödediğini, ancak kefalet nedeniyle sorumlu olduğu miktarın tamamını ödemediğini, bu nedenle hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/175 E. sayılı dosyasında davalı vekili; müvekkilinin kefil olarak sorumlu olduğu miktarların üzerinde ödeme yaptığını belirterek davanın reddine ve %40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; kredi sözleşmeleri nedeniyle davacının sorumlu olduğu kefalet limitinin 20.000,00 TL olduğu, davalı bankaya 29.135,00 TL ödeme yaptığı gerekçesiyle asıl davada davacının menfi tespit talebinin kabulüne, ancak davacının kanıtlanamayan istirdat talebi ile koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davada davacı bankanın itirazın iptali davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında; “Davaya konu icra takip dosyasında istenen toplam alacak miktarı 86.887,43 TL’dir. Bu durumda dava açılırken davacının dava değeri olan bu miktar üzerinden 1/4 oranında peşin harç yatırması gerekirken sadece istirdata konu 10.000,00 TL üzerinden peşin harç yatırması ve mahkemece yargılamaya eksik harç tamamlanmadan devam edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 492 sayılı Harçlar Yasasının 32. maddesi uyarınca eksik harç tamamlanmadıkça müteakip işlemlere devam edilemeyeceğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”denilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; menfi tespit davası bakımından davacı vekilince eksik nisbi harcın tamamlandığı, kredi sözleşmeleri nedeniyle davacının sorumlu olduğu kefalet limitinin 20.000,00 TL olduğu, davalı bankaya 29.135,00 TL ödeme yaptığı gerekçesiyle asıl davada davacının menfi tespit talebinin kabulüne, ancak davacının kanıtlanamayan istirdat talebi ile koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davada davacı bankanın itirazın iptali davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı banka vekilinin tüm, asıl davada davacı-birleşen davada davalı A.. G.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Asıl davada davacı-birleşen itirazın iptali davasında davalı A.. G.. vekilinin temyiz itirazı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesine ilişkindir. Davacı-birleşen davada davalı kefilin genel kredi sözleşmesinde sorumlu olduğu kefalet tutarı 20.000 TL. olup ve birleşen davada davalı-kefil tarafından takip tarihi 19.01.2009 tarihinden önce 22.02.2008 -17.12.2008 tarihleri arasında kefalet limitinin de üzerinde kalacak miktarda toplam 29.135 TL. ödeme yaptığı ve bu hususun birleşen davada davacı banka kayıtları ile sabit olması da gözetildiğinde birleşen davada davalı kefil için de takip yapılmasının İİK’nın 67/2 Md. anlamında davalı bankanın kötü niyetli olduğu ve birleşen davada davalı vekilinin cevap dilekçesinde bu yönde bir talebi olduğu da göz ardı edilerek birleşen itirazın iptali davasında davalı-kefil yönünden bu konuda olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması HMK’nın 297/2. maddesi gereği doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı banka vekilinin tüm, asıl davada davacı-birleşen davada davalı A.. G.. vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.