Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/3497 E. 2014/16507 K. 19.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3497
KARAR NO : 2014/16507
KARAR TARİHİ : 19.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 22. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2011/295-2013/211

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. U.. Ş.. ile davalı vekili Av. F.. K..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili davalı ile müvekkili arasında 01.04.2008 tarihli 5 yıl süreli LPG bayiliği sözleşmesi imzalandığını, davalının akdi 12.10.2010 tarihli ihtarname ile haksız yere fesih ettiğini, haksız fesih nedeniyle sözleşmenin 42/d-3 maddesine göre kar mahrumiyeti, 39.maddesine göre cezai şart talep haklarının doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, toplam 30.000 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz yerde açıldığını, davacı şirketin dava dışı A.. AŞ.ile birlikte, dava dışı A.. Holding bünyesinde olduğunu, A.. AŞ.ile müvekkili arasında akaryakıt bayiliği sözleşmesi olduğunu ve 10 yıl süre ile intifa hakkı verildiğini, davacı ile de LPG satışı için zorunlu olarak LPG sözleşmesi imzalandığını, dava dışı A.. AŞ. ile olan sözleşmenin ve intifa hakkı süresinin 18.09.2010 tarihi itibariyle sona erdiğini, davalılar anlaşma sona erdiğinden aynı bütünün içinde yer alan davacının sözleşmesinin de sona erdiğini ve akdin fiilen uygulanamaz hale geldiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 01.04.2008 tarihli olduğu ve sözleşmede rekabeti kısıtlayan intifa, ipotek, kira gibi şerhlerin bulunmadığı, Rekabet Kurulu’nun kararlarının 01.04.2008 tarihli sözleşme yönünden uygulanma olanağının bulunmadığı, sözleşmenin dava dışı A.. AŞ.’nin baskısı ile imzalandığının kanıtlanamadığı, davalının akdi feshinin haksız olduğu, bilirkişi raporuna göre, davacının kar kaybı ve cezai şart talep hakları bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı, davacı ile ekonomik bütünlük içinde bulunan ve grup şirketlerden olan A.. (A.. Petrol A.Ş.) ile arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu’nun konuya ilişkin kararları doğrultusunda 5 yıl dolduktan sonra feshedilmiş olduğunu ve aynı nedenle tesis edilen intifa hakkının da terkin edildiğini, böylece grup şirketlerden olan davacı ile akdedilmiş olan otogaz bayilik sözleşmesinin de feshedilmiş akaryakıt bayilik sözleşmesi ve terkin edilen intifa sözleşmesine paralel olarak feshedilmiş sayılacağını, dava dışı A.. A.Ş. ile davalı arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshinden ve intifa hakkının terkininden sonra anılan şirketin grubu içinde yer alan davacı şirketle otogaz bayilik sözleşmesinin devamının mümkün olmadığını, bu nedenle feshin haklı olduğunu savunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan otogaz bayilik sözleşmesinin devir yasağı başlıklı 30. maddesinin 2. bendinde; “dağıtıcı ise, gerek sözleşmeden gerek sözleşmeye ilave olarak imza edilen ve hukuki sonuç yaratan belgelerdeki (protokol, taahhütname, zeyilname gibi) ve gerekse de TC Mevzuatından kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini grubunda bulunduğu A..Holding A.Ş.ne” denmekte olup bu durumda davacı şirketin Alpet grubunda bulunduğu tartışmasızdır. Davalı vekilinin birer örneğini dosyaya sunduğu dava dışı Alpet ile davalı arasında imzalanan 25.05.2004 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin 2. maddesinde; davalı bayinin her türlü petrol ürününü münhasıran Şirketten almayı kabul ve taahhüt ettiği, 8. maddesinde; bayinin sözleşmenin devamı süresince şirket haricinde herhangi bir şirketten petrol ürünü satın almamak ve her ne sebeple olursa olsun başka şirketlerden alınmış petrol ürününü istasyonda bulundurmamak şirketin yazılı onayını almadığı sürece istasyon sahası içerisinde Otogaz LPG istasyonu inşa etmemek ile yükümlü olduğu belirtilmiştir. Yine taraflar arasında 20.09.2010 tarihinde imzalanan 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesinin 5. maddesinde “bayi her türlü petrol ürününü münhasıran A..’ten (ve/veya A..’in vereceği karara bağlı olarak madeni yağ ürünleriyle otogaz LPG konusunda A..’in anlaşmalı olduğu kişi/kuruluşlardan) almayı kabul ve taahhüt eder.” denildiği görülmüştür. Bu durumda dava konusu otogaz sözleşmesi ile akaryakıt bayilik sözleşmesinin bağlantılı olduğu açıktır. Zira, davalı firma dava dışı Alpet’in iznini almadan istasyon sahası için başka bir Otogaz firmasının ürününü satamayacaktır. Nitekim bu konuda davalı vekilince dosyaya ibraz edilen Rekabet Kurulu’nun 09.02.2011 tarihli ve 11-08/160-52 K. sy. Kararında; “… sektörde bayiler ile akaryakıt dağıtıcıları arasında imzalanan bayilik sözleşmelerinin çoğunda otogazın kimden tedarik edileceği hususunun dağıtıcı firmanın iznine tabi kılındığı görülmekte ve bu konu bayilik anlaşmaları içerisinde düzenlenmektedir. Bu çerçevede söz konusu akaryakıt bayilik sözleşmesi ile otogaz bayilik sözleşmesinin birbiriyle bağlantılı (ilişkili) hale geldiği, dolayısıyla aynı dikey anlaşma bütünü içinde bulunduğu değerlendirilmektedir. Dolayısıyla intifa ya da tapuya şerh edilmiş kira akdi ile bayilik sözleşmelerinden oluşan dikey anlaşmanın grup muafiyetinden yararlanacağı sürenin bayi ile otogaz dağıtım firması arasında imzalanan bayilik sözleşmesi için de geçerli olduğu değerlendirilmektedir” denilmiştir.
Diğer taraftan, davacı şirket tarafından açılmış olan emsal nitelikteki dava dosyalarında alınmış olan bilirkişi raporlarında davacı şirket ile dava dışı A.. A.Ş.’nin ayrı tüzel kişiliklere sahip olmakla birlikte ekonomik açıdan bağımsız olmayıp aynı ekonomik kontrol yapısı içinde oldukları, bu hususun Rekabet Kurulu’nun 11/03/2010 tarih ve 10-22/300-111 sayılı kararında da açıkça saptandığı, bu durumda davalı şirketin dava dışı A.. A.Ş. ile arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshi ve bu nedenle tesis edilen intifa hakkının da terkini karşısında davalının dava dışı A.. A.Ş. ile ekonomik bütünlük içinde bulunan davacı ile yapmış olduğu otogaz bayilik sözleşmesinin de kendiliğinden geçersiz olduğunun kabulünün gerektiği ve davalının davacı ile sözleşme ilişkisini sürdürmeye zorlanamayacağı, böylece feshin haksız olmadığı yönünde görüşler bildirilmiştir.
Bu durumda mahkemece açıklanan bu tespitler gözetilerek deliller hep birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir 1100 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.