Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/3354 E. 2014/15656 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3354
KARAR NO : 2014/15656
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

MAHKEMESİ : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2012
NUMARASI : 2012/212-2012/514

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı ve davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı asil U.. Ç..’ ın gelmiş olmasıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davalı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, müvekkilinin cari hesaba dayalı alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı C. Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile davalı arasında her ne kadar ticari ilişki bulunduğundan bahisle cari hesaptan kaynaklanan 292.796,62 TL asıl alacağa ilişkin icra takibi yapılmış, davalı tarafından yapılan bu ilamsız takibe borcun tamamına itiraz edilerek takip durdurulup, davacı tarafından itirazın iptali için bu dava açılmış ise de; davalı tarafından sunulan vekaletnamelerde, davacı şirketin davalıyı, şirketi temsil etmek üzere vekil atadığı, davalının davacı şirketle muavin şirketleri ile ticari ilişkileri, temsilcilik faaliyetlerinin 2005 yılı bitiminde sona erdiği, bu ilişkilerin devamına yönelik davacı tarafça dosyaya hiçbir bilgi ve belge sunulmadığı, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanununun 147.maddesinin 4. ve 5. fıkraları uyarınca takip konusu alacak 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan muavin defter ve hesap ekstre bilgileri gözetildiğinde davacı şirket ile davalı arasındaki son işlem tarihinden itibaren takip tarihi itibariyle bu sürenin dolduğu, yeni HMK uyarınca ilk duruşma gününe kadar zamanaşımı def’inde bulunulabileceği ve davalının da süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, takip dayanağı cari hesaba dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacının temsilcisi olduğunu ve temsil ilişkisinden doğan alacağın BK’nın 147/4. md. gereği zamanaşımına uğradığını 26.09.2012 tarihli zamanaşımı beyan ve delil listesinde ileri sürmüştür. Mahkemece davalının zamanaşımı def’inin süresinde olduğu kabul edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk itirazlar arasında sayılmayan zamanaşımı def’inin dinlenebilmesi için usulüne uygun olarak ve süresinde ileri sürülmüş olması gerekmektedir. Cevap dilekçesinde yer almayan, sonradan bildirilen zamanaşımı def’inin dinlenip dinlenmeyeceği hususu, 6100 sayılı HMK’nun ”İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Anılan yasa hükmüne göre; “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.”
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalı vekili ön inceleme duruşmasının yapıldığı 26.09.2012 tarihinde aynı tarihli dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunmuş olup bu celse hazır olan davacı vekili duruşmadaki beyanında zamanaşımı def’inin süresinde olmadığını, savunmanın genişletilmesini kabul etmediklerini ifade ederek açıkça davalının bu yöndeki savunmasına karşı çıkmıştır. Bu durumda HMK’nın 141.maddesi hükmü gereğince davalının zamanaşımı def’inin dinlenmemesi ve davanın esası yönünden incelemeye geçilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.