YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3232
KARAR NO : 2014/6793
KARAR TARİHİ : 09.04.2014
MAHKEMESİ : İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2013
NUMARASI : 2013/528-2013/622
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı HMK’nun 114/1-c ve 115. maddesi gereğince mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi akdolunduğunu, kredi kartı kullanımından kaynaklanan borçların ödenmemesi üzerine aleyhine girişilen takibe davalı borçlunun itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davacı yanca açılan davanın ticari dava niteliğinde olup 01/07/2012 tarihinden itibaren 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununa dayanılarak kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı bankadan alınıp kullanılan kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır.
Kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi’mi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi’mi olduğu hususu tartışmalıdır. Özellikle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde 6335 sayılı yasayla yapılan değişiklik uyarınca 01.07.2012 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisi haline dönüştürüldükten sonra bu konudaki tartışmalar yoğunlaşmıştır.
Bu noktada, kart çıkaran kuruluşlar (bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda görevli mahkemenin belirlenmesinde, konuya ilişkin yasal düzenlemeler hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
Türkiye’de kredi kartları ile ilgili ilk yasal düzenleme 14.03.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4822 sayılı yasa ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a “Kredi Kartları” kenar başlıklı 10/A maddesi eklenmek suretiyle yapılmıştır. Böylece kredi kartları 4077 sayılı TKHK kapsamına alınmıştır. 4077 sayılı yasanın “Tüketici Mahkemeleri” başlıklı 23. maddesinde, davayı açanın sıfatına bakılmaksızın bu kanundan doğan uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır.
01.03.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinde ise, 4077 sayılı yasadaki düzenlemeden farklı olarak davayı açanın sıfatına göre değişen bir görev düzenlemesine gidilmiştir.
5464 sayılı BKKKK’nun 44/1. maddesine göre,”Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 22. ve 23. maddeleri hükümleri uygulanır.” Belirtilen yasal düzenleme ile tüketici sıfatını haiz kart hamilleri tarafından kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) aleyhine kredi kartı uyuşmazlığı nedeniyle açılacak davalarda Tüketici Mahkemeleri görevli kılınmıştır. Bu konuda uygulama birliği bulunduğundan tartışma da yaşanmamıştır.
Tartışma, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesindeki görev düzenlemesi ile ilgili olarak karşımıza çıkmıştır. Tartışmaların konusunu iki farklı görüş oluşturmaktadır. Bir görüşe göre; banka kredi kartı sözleşmeleri 6102 sayılı TTK’nun 4/1-f maddesinde düzenlenen bankacılık işlemlerinden olup mutlak ticari davalardan sayıldığından kredi kartı uyuşmazlıkları nedeniyle kart çıkaran kuruluşlarca(bankalarca) kart hamilleri aleyhine açılan davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Diğer bir görüşe göre; 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2 maddesinde, 1086 sayılı HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuş olup, HMK’nun 447/2 maddesi uyarınca “1086 sayılı HUMK’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı”, HMK’nun 2. maddesinde ise “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemelerin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğunun hükme bağlandığı, ticari davaların usul kanunlarında değil, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiği gözetildiğinde kart çıkarılan kuruluşlarca tüketici sıfatını haiz kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 07.02.2007 tarih ve 2007/19- 50 E,2007/50 K sayılı kararında, bankalarca kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda Ticaret Mahkemelerinin değil genel mahkemelerin, somut olayda dava değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu açıkça belirtmiş ve ikinci görüşü benimsemiştir.
Görevin belirlenmesinde, 01.10.2011 tarihine kadar yürürlükte kalan 1086 sayılı HUMK dönemi ile bu tarihten sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK döneminde açılan davalar bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapılmasında fayda vardır.
Tekrar etmek gerekirse, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2 maddesinde “1086 sayılı HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine” atıf yapılmıştır. 01.102011tarihine kadar yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’un göreve ilişkin hükümleri anılan kanunun 1-8 maddelerinde düzenlenmiştir. HUMK’un 8/1 maddesine göre mal varlığına ilişkin davalar yönünden görevli mahkeme dava değerine göre belirlenmekte ve yasada öngörülen ve her yıl yeniden değerleme oranına göre arttırılan değeri geçmeyen davalar Sulh Hukuk Mahkemeleri’nde, belirli değerin üzerindeki davalar ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmekteydi. Ayrıca, o dönemde 6762 sayılı TTK yürürlükte olup TTK’nun 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olduğundan süresinde iş bölümü itirazı olmadıkça hakim, görevsiz olduğunu gerekçe göstererek resen gönderme kararı verememekteydi. Hakimin iş bölümü itirazına rağmen davaya devam edip uyuşmazlık hakkında esastan karar vermesi ise tek başına bozma sebebi sayılmamaktaydı. (6762 sayılı TTK madde 5)
Bu yasal düzenlemeler karşısında 01.10.2011 tarihinden önce kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda görevli mahkemenin belirlenmesinde 6100 sayılı HMK’nun geçici 1. maddesindeki “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmü de gözetildiğinde 5464 BKKKK’nun 44/2 mad. yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 1-8 maddeleri uyarınca dava tarihindeki dava değerine göre Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekir. Ancak 6762 sayılı TTK’nun 5. maddesindeki iş bölümü itirazı ile ilgili hükmün de görevin tespitinde gözetilmesi gerekmektedir. Buradan hareketle, 01.10.2011 tarihinden önce bankalar tarafından kart hamili aleyhine açılacak davalarda genel mahkemeler (dava değerine göre Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemeleri) görevli olmakla birlikte, dava Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış ve süresinde iş bölümü itirazında bulunulmamış ise davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacak, ancak süresinde iş bölümü itirazında bulunulmuş ise dosyanın genel görevli(Sulh veya Asliye Hukuk) mahkemesine gönderilmesine karar verilecektir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK, dava değerine göre görev belirlemenin uygulamada birçok sorun yarattığı, bu ayrımın pratik olmadığı ve ihtiyaçlara da tam olarak cevap vermediği gerekçeleriyle miktar ayrımı yapılmaksızın kanunlarda belirtilen istisnalar dışında mal varlığına ilişkin davalarda Asliye Hukuk Mahkemelerini asıl mahkeme haline getirmiştir. Buna göre, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak mal varlığına ilişkin davalarda HMK’nun 2/1 maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı yasanın 5. maddesinde 6335 sayılı yasayla değişiklik yapılarak Asliye Ticaret Mahkemesiyle Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her safhasında mahkemece res’en gözetilmelidir. Ancak 6335 sayılı kanunla 6102 sayılı kanuna eklenen geçici 10. maddede görev düzenlemesinin bu kanunun yürürlüğünden önce açılmış olan davaları etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu düzenlemeler karşısında kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 5464 sayılı yasanın 44/2 maddesi uyarınca 1086 sayılı HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine, HMK’nun 447/2 maddesi uyarınca bu atfın HMK’nun ilgili hükümlerine yapılmış sayılacağına, gerek HUMK’un göreve ilişkin 1-8 maddelerinde, gerekse HMK’nun 1-4 maddelerinde genel mahkemelerin görevleri düzenlenmiş olup Ticaret Mahkemelerinin görevine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasına, Ticaret Mahkemelerinin görevinin (6762 sayılı TTK’nun 5.) 6102 sayılı kanunun 5. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2 maddesinde ise TTK’nun göreve ilişkin hükümlerine herhangi bir atıf yapılmamasına göre 01.10.2011 tarihinden önceki davalar bakımından dava değerine göre Sulh veya Asliye Hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise dava değerine bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekir.
Yeri gelmişken bu kuralın istisnalarına da değinmek gerekmektedir. Zira 6100 sayılı HMK’nun 2/1 maddesinde; “kanunlarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça” ifadesine yer verilmiştir. Aksine düzenleme, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1 ve 5464 sayılı BKKKK’nun 43. maddesinde yer almaktadır.
Gerçekten 5464 sayılı BKKKK’nun 43. maddesinde “bu kanunun 8. maddesinin ikinci fıkrası, 9’uncu,12’inci,24’üncü,25’inci,26’ıncı ve 44’üncü maddesi hükümleri tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz.” hükmü getirilmiştir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu, tacirlere verilen kredi kartlan ile tüketiciye verilen kredi kartları hakkındaki uyuşmazlıklarda farklı bir düzenlemeyi benimsemiş, tacirlere verilen kredi kartları yönünden 6762 sayılı TTK’nun 4/1-6 (6102 sayılı TTK’nun 4/1 -f) maddesindeki ticari dava tanımına uygun olarak 5. madde uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olacağı hususunu istisnai bir şekilde hükme bağlamıştır.
Belirtmek gerekir ki, kanun koyucu, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2 maddesi kapsamındaki davaların da Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesini amaçlamış olsaydı aynı kanunun 43. maddesine tacirlere verilen kurumsal kredi kartları ile ilgili bu istisnayı koymazdı.
İkinci bir istisna da, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1 maddesi hükmüyle getirilmiştir. Buna göre “Fon,fon bankalârı ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde bu davalar (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülür.” Belirtilen yasa hükmüne göre kredi kartı uyuşmazlığından doğan dava 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1 maddesinde öngörülen kurum,kuruluş, ya da bankalar tarafından açılmışsa görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. O yerde birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi varsa 1 ve 2 nolu Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir. Anılan yasa hükmündeki görev kamu düzenine ilişkin ve emredici nitelikte olduğundan mahkemece res’en gözetilmelidir.
Sonuç olarak; yukarıda sayılan istisnalar dışındaki bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan davalar, 01.10.2011 tarihinden önceki dava değerine göre genel mahkemeler sıfatıyla Sulh veya Asliye Hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise 6100 sayılı HMK’nun 2/1 maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gerektiğinin kabulü gerekir.
Kuşkusuz, 28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayım tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği öngörülen 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra oluşacak banka kredi kartı uyuşmazlıklarında görevli mahkeme anılan kanunun 3/1-k-j, 4/3, 73/1 ve 83/2 madde hükümleri çerçevesinde belirlenmelidir.
Mahkemece, açıklanan görev hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.