YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2610
KARAR NO : 2014/4612
KARAR TARİHİ : 10.03.2014
MAHKEMESİ : Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2013
NUMARASI : 2012/1110-2013/817
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2011/779 esas sayılı dosyasında başlattığı takibin dayanağı olan senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, aynı icra müdürlüğünün 2011/780 numaralı takip dosyasındaki borcu kabul etmediklerini belirterek; müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı takip borçlusu C.. İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.’nin müvekkilinden muhtelif tarihlerde ürünler alıp, ödemelerde bulunduğunu, davacının söz konusu şirketin yetkilisi olduğunu ve takip dayanağı bononun da C.. Ltd. Şti.’nin borcu için müvekkiline verildiğini, öte yandan müvekkili şirket ile C.. İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.arasında imzalanan “bayi üyelik ve cari hesap sözleşmesi’ndeki kefaleti nedeniyle davacının, müvekkili şirkete müşterek ve müteselsil borçlu olduğunu savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; senetteki imzanın takip borçlusu olan davacıya ait olmadığı, fatura altındaki teslime ilişkin imzaların, davacının imzası ile ilgisinin bulunmadığı, davacının faturadaki malları teslim almadığı, davacının takip dosyalarındaki borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/4909 E., 2012/10755 K sayılı ve 28.06.2012 tarihli ilamında ”davacı vekilinin 2011/779 esas sayılı icra takibine dayanak senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, diğer icra takibine konu faturalar ile ilgili borcu kabul etmediklerini belirterek her iki icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava ettiği, mahkemece takip dayanağı senet ile ilgili imza incelemesi yaptırılarak, senetteki borçlu imzasının davacıya ait olmadığı saptanıp, davacının davalıya borçlu olmadığına karar verilmişse de, diğer takibe konu faturaya dayalı alacakla ilgili inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme ile olaya uygun düşmeyen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği” belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davacının davalıya Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2011/780 esas sayılı icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve davacının davalıya Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2011/779 esas sayılı icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen EK-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.822- TL’ dir.
Temyize konu edilen miktarın 889,47- TL olması nedeniyle 08.07.2013 tarihli karar davalı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Faturaya dayalı Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2011/780 sayılı dosyası yönünden davalının icra takibine girişmesinde kötüniyetli olduğunun kabulünü gerektirir yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından bu takiple ilgili kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinde isabetsizlik yok ise de, dava konusu Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2011/779 sayılı icra dosyasının dayanağı olan senetteki imzanın davacının eli mahsulü olmadığının saptanması ve davalı alacaklının bu durumu bilebilecek durumda olması nedeniyle bu senede dayanarak takibe girişmesinde kötüniyetli olduğunun kabulü ile bu hususa ilişkin bozmadan önceki yerel mahkeme kararında yer alan hükmün de kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, bu takip dosyasıyla ilgili olarak davacı yararına İİK’nun 72/5 maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu konuda açık bir hüküm kurulmaması infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesine aykırı olduğu gibi, davacının bozmadan sonra yaptığı yargılama giderleri gözetilmeksizin yargılama giderleri yönünden hatalı hüküm kurulması da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, 10.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.