Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/2187 E. 2014/17463 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2187
KARAR NO : 2014/17463
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : Bursa(Kapatılan) 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/09/2013
NUMARASI : 2012/66-2013/296

Taraflar arasındaki karşılıklı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı-karşı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı-karşı davalı vek. Av. O.. İ.. ve davalı-karşı davacı vek. Av. Y.. T..’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili şirketin gemi inşaa alanında Tuzla’da faaliyet gösteren bir tersane işletmecisi olup, yabancı bir şirketle yapmış olduğu sözleşme ile NB 116, NB 124, NB 125, NB 126 ve NB 127 proje nolu gemilerin inşasını üstlendiğini, sözkonusu gemilerin kablo ihtiyaçları için davalı şirketle sözleşme imzalandığını, davalı şirketin kabloları sözleşmede kararlaştırılan sürelerde teslim etmediğini, bu gecikmelerden dolayı teslim zamanlı gemi imalatı yapan müvekkilinin yabancı firmalarla yapmış olduğu anlaşmalardaki edimlerini geç ifa eder hale gelip, yüklü tazminatlarla yüz yüze kaldığını bunun üzerine 12.11.2008 tarihinde keşide edilen ihtarname ile teslim edilmesi gereken kabloların 3 gün içerisinde hazır hale getirilmesi aksi halde sözleşmenin feshedilip, avans olarak verilen 87.503,82 USD’nin iadesinin ihtar edildiğini, davalının hem kabloları teslim edemeyeceğini hem de feshin geçerli olmayıp, 85.698,02 USD’nin iade edilmeyeceğini cevabi ihtarı ile bildirdiğini, müvekkilinin sözleşmeyi feshinin haklı olduğunu, müvekkili şirketin davalı tarafın geç ifasından dolayı inşaasını üstlenmiş olduğu gemileri geç teslim ettiğini ve bu nedenle büyük tazminatlar ödemek zorunda kaldığını iddia ederek taraflar arasında akdedilmiş sözleşmelerin feshine, 87.503,82 USD’nin dava tarihinde karşılığı olan 141.843,70 TL alacaklarının reeskont faizi ile birlikte tahsiline, davalı tarafın edimini geç ifa etmiş olması nedeniyle uğranılan zarar karşılığı 8.000,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, siparişlerin hepsinin davacı-karşı davalı tarafından geciktirildiğini, aslında davacı-karşı davalının temerrütte olan taraf olduğunu, avans ödemesinin eksik ve bir ay gecikme ile yapıldığını, davacı-karşı davalının talebine istinaden tüm siparişlerin 2 ay ötelendiğini, taraflar arasındaki sipariş sözleşmesi uyarınca davacı-karşı davalının bakiye ödemeyi sevk öncesi yapması gerektiğini, müvekkili firmanın bu ödeme yapılmadıkça malları göndermek zorunda olmadığını, davacı-karşı davalının hazır hale getirilmiş siparişlerden hiçbirinin ödemesini süresinde yapmadığını, geç ödemeler ile siparişlerin geç teslimine neden olduğunu savunarak aleyhlerine açılan davanın reddi ile müvekkilinin kablo üretiminde kullandığı bakırın, siparişin 31.07.2008 tarihinde davacı-karşı davalı tarafından teyit edilmesi nedeniyle 43.311 tonu 7.950 USD/oran üzerinden 10.08.2008 tarihinde satın alındığını, NB 116 ve NB 124 sayılı siparişler sevk edildiğinden bunlarda kullanılan bakırın düşürülmesi sonucu 20.68 ton bakırın müvekkili elinde kaldığını, davacının temerrüdü nedeniyle müvekkili firma tarafından 22.01.2009 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, kalan bakırın başka siparişler için 3.155 USD üzerinden kullanıldığından iki tarih arasındaki Londra Metal Borsası (LME) bakır değeri farkının ton başına 4.798 USD olması nedeniyle müvekkilinin 99.160,60 USD toplamda zararı olduğunu,
avns olarak alınan 85.698,02 USD’nin mahsubu neticesinde müvekkilinin 13.462,58 USD zararı olup, dava tarihindeki TL karşılığının 22.808,30 olduğunu, ayrıca davacı-karşı davalının ödemelerini geciktirmesi nedeniyle aylık % 2’den vade farkı ödemesi gerektiğini iddia ederek 22.800 TL’nin % 2’den sözleşmesel faizi veya avans faizi ile 25.000 TL vade farkı alacağının avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi heyetinin raporuna göre; davalı-karşı davacı vekili davacının sözleşmenin başından itibaren taahhüdünü yerine getirmediğini, % 40 avans yerine % 30 avans ödediğini, bunu da geç ifa ettiğini, yine davacı-karşı davalı tarafından yapılan ötelemeler nedeniyle bir kısım siparişlerin geç ifa edildiğini belirtmiş ise de, iddia ettiği temerrüt olgusu karşısında yasal haklarını kullanmadığı, aksine sözleşmeyi ayakta tuttuğu, bu hususu da Beyoğlu Noterliği’nin 19.11.2008 tarihli ihtarnamesinde dile getirdiği, davalı-karşı davacı sözleşmeyi ayakta tutuğuna göre sözleşmede belirtilen tarihlerde ve belirlediği şekilde teslimatla yükümlü olduğu, davacı-karşı davalının Kadıköy 1. Noterliği’nin 12.11.2008 tarihli ihtarnamesi ile NB 125, NB 126, NB 127 gemileri için siparişlerinin ifasını talep ettiği ve üç gün süre verdiği, davalının ise cevabı ihtarname ile avans ödemeleri yapılıncaya kadar temerrüdün sözkonusu olmayacağını belirterek kabloları teslim etmediği, 06.08.2007 tarihinde davalı-karşı davacı ticari defterlerine girişi yapılan 198.603,28 USD avans ödemesi karşısında temerrüt hükümlerine başvurmayarak sözleşmeyi ayakta tutan davalı-karşı davacının 19.11.2008 tarihinde gönderdiği ihtarname ile davacı-karşı davalının temerrüdünden bahsederek derhal ödeme talep etmesi ve kabloları teslim etmemesi üzerine sözleşmenin davacı-karşı davalı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü gerektiği, yapılan teknik inceleme neticesinde davacı-karşı davalının 85.692,42 USD alacaklı olup, TL karşılığının 138.915,52 TL olduğu, 8.000,00 TL gecikme nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin talebin ise davacı-karşı davalı tarafından ispatlanamadığı, davacı-karşı davalının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshetmesi ve davalı-karşı davacının herhangi alacağının bulunmadığı, vade farkına ilişkin talebin ise davacı-karşı davalı tarafından ödemenin çek ile yapılmış olması, çekle yapılan ödemelerde TTK 707 maddesine göre çekler görüldüğünde ödeme yapılmış sayılacağı kabul edildiğinden yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşılık davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında beş ayrı geminin bakır kablo ihtiyaçlarının temini için alım satım sözleşmeleri imzalandığı bu sözleşmelerden ikisi yönünden tarafların karşılık edimlerini yerine getirmek suretiyle o sözleşmelerin sonlandırıldığı ancak diğer üç sözleşme kapsamında davacı tarafça davalıya 12.11.2008 tarihli ihtarname gönderilerek davalının bu sözleşmelerden doğan teslim edimini üç gün içinde yerine getirmesinin istendiği, aksi takdirde sözleşmelerin feshiyle avans olarak ödenen toplam bedelin üç gün içinde faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiği, davalı tarafından ise 18.11.2008 tarihli cevabı ihtarname ile sözleşmeler uyarınca teslimi istenen kabloların hazır olduğu ancak teslim için öncelikle mal bedellerinin yatırılması gerektiği, mal bedeli peşin olarak yatırılmadan teslim talebinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğu, feshinde bu sebeple haksız bulunduğunun belirtildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında taraflar arasındaki uyuşmazlık her iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler bakımından öncelikli edimin hangi tarafta olduğunun ve bunun sonucu olarak davacının sözleşmeleri fesihte haklı olup olmadığının saptanması yönünde toplanmaktadır.
Sözleşmelerin ”ödeme” başlıklı hükmüne göre; ”ödeme siparişle birlikte % 40 avans, bakiye sevk öncesi peşin olacaktır.” Bu hükümden de açıkça anlaşıldığı gibi öncelikli edim siparişi veren davacıdadır. Siparişle birlikte % 4 avans yatırılacak, bakiye bedel teslimden önce ödenecek ve daha sonra teslim yapılacaktır.
6098 Sayılı TBK’nun 97. (818 Sayılı BK’nun 81.) maddesi uyarınca; ” karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın sözleşmenin koşullarına özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olmalıdır.”
Somut olay bakımından uyuşmazlığın anılan yasa hükmü gözetilerek çözümlenmesi ve delillerin bu çerçevede değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı-karşı davacı yararına takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.