Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/1911 E. 2014/17294 K. 03.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1911
KARAR NO : 2014/17294
KARAR TARİHİ : 03.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2012
NUMARASI : 2010/704-2012/201

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 14.05.2003 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesinin 2. maddesine aykırı olarak davalının sözleşmenin imza tarihinden bu yana akaryakıt ve madeni yağ alımına ilişkin yıllık tonaj taahhüdünü yerine getirmediğini, bu sebeple aynı sözleşmenin 7/b. Maddesi hükmü uyarınca sözleşme feshedilsin ya da feshedilmesin müvekkilinin cezai şart talep etme hakkının doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL cezai şart alacağının reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 10 yıl süreli 14.05.2003 tarihli bayilik sözleşmesinin yerine 04.08.2008 tarihinde yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığını, davacının yeni sözleşmeyi gizleyerek geçmişte yerine getirilmeyen yıllık tonaj taahhüdünden doğan cezai şart alacağını talep ettiğini, müvekkilinin sözleşme süresi sona erince başka bir dağıtıcı firma ile anlaşması üzerine davacının tonaj taahhüdünün ihlal edildiği iddiasıyla cezai şart talep eden ihtarnameyi keşide ettiğini, ayrıca sözleşmede yıllık olarak kararlaştırılan tonaj taahhütlerinin cezai şart talep edilen yıla kadar hiçbir zaman yerine getirilmemesine karşın ödemelerin hiçbir ihtirazi kayıt konulmaksızın kabul edilmesi ve bu anlamda cezai şartın uygulanmaması ve sözleşmenin feshedilmeyerek ticari ilişkinin devam ettirildiği gözetildiğinde davacının cezai şart alacağından zımnen vazgeçtiği sonucuna varıldığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen kök ve ek bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında ilk yapılan sözleşmeden sonraki ikinci yapılan 04.08.2008 tarihli ikinci sözleşme tarihi baz alınmak suretiyle Rekabet Kurulunun belirlemiş olduğu dikey sözleşmelerin sona erdiği 18.09.2010 tarihleri arasında davacı yanın talep edebileceği cezai şart miktarına ilişkin olarak, taraflar arasında imzalanan 14.05.2003 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde ” Turkuaz tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıtı her yıl en az 500 m3 ve 1 ton/yıl madeni yağ ve müstahzarlarını satmayı kabul ve taahhüt eder” ifadesinin,, ilgili maddenin son paragrafında ise “işbu hüküm sözleşmenin yenilenmesi veya herhangi bir sebeple yenilenmiş sayılması halinde aynen devam eder” ifadesinin yer aldığı, bununla birlikte, sözleşmenin 4.8.2008 tarihinde yenilemesiyle bu sözleşmede cezai şart
olarak belirlenmiş herhangi bir miktarın söz konusu anlaşmaya dahil edilmediği, buna ilaveten aynı sözleşmenin 4. maddesinde “senelik satış taahhüdü” kararlaştırılmış olmasına rağmen, taahhüdün içeriğinin ne olacağına ilişkin miktar belirtilmediği, taahhüt miktarının anlaşmanın imzalanmasını müteakiben yapılacak ticari değerlendirme sonucunda yapılacağının hükme bağlandığı görülmüş olmakla, yapılan yargılamada davacı şirketin davalı şirkete keşide ettiği 5.l0.2010 tarihli ihtarnamede istenen cezai şart miktarı B.K. 42-44 ve B.K.161 maddesi uyarınca takdiren değerlendirilmek suretiyle her ne kadar davacı 17.537,50.-USD cezai şart talep etmiş ise de, dosyada mübrez kesinleşmiş ihtarname ile 18.621,69.-TL ile kendisini sınırlamış olduğu gerekçesiyle takdiren l8.621,69.-TL’nin dava tarihi olan 3.12.2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, davacı ile davalı arasında imzalanan 10 yıl süreli 14.05.2003 tarihli bayilik sözleşmesinden doğan tonaj taahhüdünün ihlali iddiasıyla davalıdan cezai şart istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 14.05.2003 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde asgari alım taahhüdü bulunduğu halde, daha sonra 04.08.2008 tarihinde düzenlenen sözleşmenin 4. maddesinde miktarı açıkça belirtilen bir asgari alım taahhüdüne yer verilmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 2003 tarihli ilk sözleşme, 2008 tarihli sonraki sözleşmenin imzalanması ile birlikte yürürlükten kalkmış olup, davacı taraf 2008 tarihli sözleşmeyi imzaladığı sırada önceki sözleşmeden dolayı cezai şart talep hakkını saklı tutmadığı gibi bu konuda ihtirazi kayıt da koymamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, cezai şart talebi yönünden ikinci sözleşmenin ilk sözleşmenin devamı mı yoksa bağımsız bir sözleşme mi olduğu yönünde toplanmaktadır. Zira ilk sözleşmenin 2. maddesinin son fıkrasında sözleşmenin yenilenmesi halinde cezai şart hükümlerinin yenilenen sözleşmede de devam edeceğine ilişkin hüküm bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında 2008 tarihli sözleşmenin bağımsız bir sözleşme olduğu, başka bir anlatımla, ilk sözleşmenin yenilenmesine dair bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca yeni sözleşme imzalanması ile birlikte önceki sözleşmeden kaynaklanan cezai şarta ilişkin hakların saklı tutulmaması, bu konuda ihtirazi kayıt konulmaması, yeni sözleşmede ise asgari alım taahhüdü ile ilgili bir miktar belirtilmemiş olması nedeniyle somut olay bakımından davacının cezai şart talebinin yerinde olmadığı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.