Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/1906 E. 2014/6200 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1906
KARAR NO : 2014/6200
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/172-2013/233

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, taraflar arasında 01/09/2008 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalının işyerinde başka dağıtım firmalarına ait tüplerin bulunduğunun mahkemece tespit edildiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından 27/01/2012 tarihli ihtarname ile haklı olarak feshedildiğini, müvekkilinin tazminat alacağının doğduğunu belirterek şimdilik tüplerin iade edilmemesi nedeniyle 5.000 TL, kar mahrumiyeti olarak 5.000 TL, cezai şart olarak 5.000 TL olmak üzere toplam 15.000 TL nin fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 40 yıldır davacının bayiliğini yaptığını, müvekkil şirkete yeni bayiye tanınan kolaylıkların sağlanmadığını, davacının müvekkiline tüp teslim etmediğini, depozito makbuzlarındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, aynı ticari ilişki nedeniyle iki cezai şart talep edilemeyeceğini, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu, davacının hemen yeni bayilik ihdas etmesi nedeniyle kar kaybının oluşmadığını, tazminata hükmedilmesi halinde davacının nakde çevirdiği teminat mektupları ile depozito bedellerinin mahsubunu talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının talebinde haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK.’nun 109/2 maddesi “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmünü, HMK.’nun 115/2 maddesi ise “Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda davacı, 11/07/2012 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan şimdilik 15.000 TL cezai şart ve kar mahrumiyetinin tahsiline karar verilmesini talep ederek kısmi dava açmıştır. 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra kısmi dava açılamaz. Zira taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konmuştur. Bu nedenle alacağın belirlenmesi mümkündür.
Bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.’nun 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu yönler gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.