Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/14027 E. 2014/15435 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14027
KARAR NO : 2014/15435
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Malkara Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2012
NUMARASI : 2010/153-2012/299

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan H.. Ç.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili; davalılardan H.. Ç.. tarafından müvekkili aleyhine dava konusu bonoya dayanarak icra takibi yapıldığını, takip dayanağı bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, söz konusu bononun müvekkilinin bilgisi dışında düzenlenerek davalı A.. U.. tarafından diğer davalı H.. Ç..’ye ciro edilmek suretiyle icraya konulduğunu, senedin düzenlenme tarihinde müvekkilinin yurt dışında olduğunu belirterek müvekkilinin söz konusu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı A.. U..’a duruşma gününü bildirir açıklamalı dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak davalı duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir yanıt da vermemiştir.
Davalı H.. Ç.. vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 28/02/2011 tarihli raporda, S.. K.. tarafından keşide edilen 72.000,00 TL bedelli senetteki imzanın S.. K..’ün el ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği, ikinci kez oluşturulan bilirkişi heyetince düzenlenen 02/05/2012 tanzim tarihli raporda bahse konu senet üzerindeki imzanın S.. K..’e ait olmadığına ilişkin kesin kanaat bildirildiği, raporu verenlerin sayısı, niteliği ve sıfatları dikkate alındığında 02/05/2012 tarihli bilirkişi raporunun üstün tutulması gerektiği, her ne kadar davalı Hasan vekili tarafından bu rapora da itiraz edilmiş ise de, 02/05/2012 tarihli bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, bu haliyle ispat yükü kendisinde olan davalıların, davacıdan alacaklı olduklarını ve bu kapsamda senetteki imzanın davacıya ait olduğunu ispat edemedikleri, aksine bahse konu senetteki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip konusu senetten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı H.. Ç.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının müşteki, davalılardan A.. U..’un sanık olduğu dava konusu senetle ilgili ceza davasında mahkumiyet kararı verildiği, ancak temyiz aşamasında olduğu ve halen kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece 818 sayılı BK’nın 53. (6098 sayılı TBK md. 74) maddesi gözetilerek ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı H.. Ç.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.