YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14010
KARAR NO : 2014/18253
KARAR TARİHİ : 17.12.2014
MAHKEMESİ : Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2011/58-2013/324
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak, davalı E.. Ç.. vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. G.. B.. ile davalılardan E.. Ç.. vekili Av. … gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, icra takibine konu 25.01.2011 vade tarihli ve 810.000 ABD Doları meblağlı bonodaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı gibi bono lehtarı davalı S.. Ltd. Şti. arasında bono verilmesini gerektirir hukuki bir ilişki de bulunmadığını, senedin müvekkilinin rızası dışında elinden çıktığını, vade ve tanzim tarihi ile meblağının sonradan doldurulup muvazaalı olarak davalı ciranta ile davalı hamil E.. Ç..’ya devredilerek takibe konulduğunu ileri sürerek müvekkilinin icra takibine konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline, %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı E.. Ç.. vekili, davacının şikayeti üzerine Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmada alınan 25.03.2011 tarihli ekspertiz raporunda senetteki imzanın davacı şirket yetkilisine, yazıların da davacı şirketin muhasebe müdürüne ait olduğunun tespit edildiğini, iyiniyetli hamil olan müvekkilinin davacı ile davalı S…Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediği gibi bilebilecek durumda da olmadığını ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı S… Ltd. Şti. vekili, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı M.. Y.. cevap dilekçesi sunmamış, 23.02.2012 tarihli celsede; dava konusu senedi S.. Ltd temsilcisi B.. Kardeşlerden aldığını, yaptığı işten dolayı bu senedi aldığını, ticaretle uğraştığını, davalı E.. Ç..’yla aralarındaki ticari ilişki nedeniyle bu senedi verdiğini, daha sonra da ödeyemediğini ifade etmiştir..
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/108 E. sayılı dava dosyasında alınan jandarma kriminal raporu, polis kriminal raporu ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın raporlarına göre senetteki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğu tespit edilmiş olmakla usul ekonomisi ilkesinden hareketle bu davada yeniden imza incelemesi yapılmadığı, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve bedelsiz kaldığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmeyip İİK’nın 72/3. maddesi
uyarınca davacının talebi üzerine icra veznesindeki alacağın ödenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararının asıl alacak ve %15 olacak şekilde teminatı yatırılmış olmakla alacağın tamamı teminat altına alındığından davalıların hak kaybı ve mağduriyetleri söz konusu olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı E.. Ç.. vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu bonodaki keşideci imzası inkar edildiği gibi bononun bedelsiz olduğu iddiasına dayanılarak iş bu dava açılmıştır. Mahkemece imza incelemesi yönünden savcılıkta hazırlık soruşturması sırasında ve İcra Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda düzenlenmiş olan raporlara dayanılarak senet altındaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu kabul edilerek ve ayrıca senedin bedelsiz olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hazırlık soruşturması sırasında savcılıkça alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmışsa da ceza davasının delil yetersizliğinden sonuçlandığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Öte yandan İcra Hukuk Mahkemesi kararları takip hukukuna ilişkin olup o dosyada yaptırılan bilirkişi incelemelerinin maddi hukuk açısından hüküm tesisi amacıyla açılan iş bu menfi tespit davasında hükme esas alınması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda Mahkemece öncelikle dava konusu senedin tanzim tarihinden önceki tarihlerde davacı şirket yetkilisi tarafından atılmış imzaları taşıyan belge asılları ilgili yerlerden getirtilip dava konusu senedin aslı üzerinde Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşturulacak 3 kişilik uzman bilirkişi heyetine HMK’nın 211.maddesi hükmüne uygun olarak imza incelemesi yaptırılması, imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğunun saptanması halinde somut olayda bononun lehtarı olan S….Ltd. Şti. yetkilisinin dava konusu bononun 24.10.2006 tarihli sözleşme kapsamında davacıya verilen hizmet karşılığı düzenlendiği yolunda savcılıkta hazırlık soruşturmasında verdiği ifade karşısında bonoda yer alan “nakden” şeklindeki düzenleme nedenini talil ettiği ve böylece ispat külfetinin anılan davalı şirkete düştüğü gözetilerek bedelsizlik iddiası yönünden davalı şirkete ispat imkanı verilmesi, davalı-hamil E.. Ç.. yönünden ise dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 599. maddesi hükmü uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı E.. Ç.. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.