Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/1394 E. 2014/4369 K. 05.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1394
KARAR NO : 2014/4369
KARAR TARİHİ : 05.03.2014

MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2012/207-2013/201

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, davalı tarafça müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, müvekkilinin takibe konu senette lehtar olup kendisine ödememe protestosu çekilmeden aleyhine takibe girişildiğini, icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, icra takibinin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Dava ihbar olunan S.. A.. vekili, diğer davalı tarafından müvekkiline temlik edilen takipten doğan alacağın A.. A..’e temlik edildiğini bildirmiştir.
Mahkemece, dava konusu takibe konu senetten dolayı yapılan takipte protesto çekilmediğinden doğacak her türlü itirazın kambiyo hukuku ile ilgili olduğu, itirazların şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurulması gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamında “Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nun 76.maddesi uyarınca olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirmesi hakime aittir. Somut olayda dava dilekçesinde davacının takibe konu edilen senedin lehtarı durumunda olup, ödememe protestosu çekilmeden aleyhine takibe girişilemeyeceğinden dava konusu icra takibinin iptaline ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, 14.3.2011 tarihli duruşmada da süresinde icra mahkemesine müracaat edemediklerinden davayı menfi tespit davası olarak açtıklarını açıkça bildirmiştir. Bu durumda mahkemece, davacının talebinin İİK’nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olarak nitelendirilip işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller toplandıktan sonra birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken takip hukuku ile ilgili olan ve somut olay bakımından uygulama yeri bulunmayan İİK’nun 170/a maddesine dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece Dairemiz Bozma kararına uyularak yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı 14/05/2013 tarihli beyanında; ciranta olan müvekkiline protesto çekilmeden takibe geçilemeyeceği yönündeki önceki beyanlarına ek olarak “Bu senetteki keşideciden 11.000,00 TL’lik akaryakıt temini nedeniyle alacağının olduğunu ve peyderpey aldığını, bakiye 1.000,00 TL’sinin kaldığını bunun üzerine davalı Adem’in kendisine – benim senet keşidecisi C.. Ç..’ten alacağım var, senin senedi de ver, ben avukat tutmuşum, ondaki alacağını da kurtaralım – dediğini ve bunun üzerine senedi cirolayıp verdiğini söylemesi üzerine ve davacının alınan imzalı beyanında bu konuda yazılı belgesinin bulunmadığını bildirdiği, davacı tarafça, savunmalarına ilişkin yazılı belge sunamadığı gibi senette anlattığı şekliyle tahsil amaçlı davalılara verdiğini gösteren ” Tahsil içindir ” şeklindeki ciro, şerhinde bulunmadığı ve mevcut durum itibariyle iddialarının ispatlanamadığı ancak davacının delilleri arasında yer alan yemin teklif etme hakkının davacı tarafından kullanılarak davalı-temlik alan A.. A.. tarafından davacının yemin teklifi eda edilerek davacıdan alacaklı olduğuna dair yeminli beyanda bulunduğu, davacı tarafça dosyadaki tüm bilgi ve belgeler ile delilleri çerçevesinde Adem yönünden iddiasını ispatlayamamış olduğundan davacının bu davasının Adem yönünden esastan reddi gerektiği, davacının, diğer davalılar Y.. Ç.. ve S.. A.. yönünden ise; bu kişilerin senetten kaynaklı haklarını önce Y.. Ç.., S.. A..’e temlik etmiş, S.. A.. de en son celsede belirlendiği üzere bu senetten kaynaklanan hak ve alacaklarını A.. A..’e temlik etmiş olduğundan, bu davalıların davada bir taraf sıfatları kalmamış olması nedeniyle, onlar yönünden davacının davasının pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar vermek gerektiği, her ne kadar davalı Adem ve S.. A.. tarafından % 40 tazminat talep edilmiş ise de, takip durmamış olduğundan tazminat talebi yerinde görülmediği, bu nedenle bu konuda karar verilmediği gerekçesiyle davacının davasının davalılar Y.. Ç.. ve S.. A.. yönünden pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davacının davalı A.. A..’e yönelik davasının esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Takip alacaklısı davalı A.. A..’e yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı taraf bonoda lehtar-ciranta sıfatını haiz olup bononun protesto edilmediği çekişmesizdir. Bu durumda hamil-davalı A.. A.., davacı-lehtar cirantaya karşı 6762 sy. TTK’nın 690. md. yollamasıyla aynı Yasa’nın 642. md. gereği bonoda keşideciye ödememe protestosu keşide etmeden kambiyo senetlerine özgü takip yapamaz. Bu durumda mahkemece dava konusu kambiyo senetlerine özgü icra takibinin iptaline ve davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.