Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/13886 E. 2014/16550 K. 19.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13886
KARAR NO : 2014/16550
KARAR TARİHİ : 19.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/09/2013
NUMARASI : 2013/150-2013/251

Taraflar arasındaki istirdat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili; müvekkili ile davalılardan P.. Petrol Ürünleri Dep. Taş. Turz. İnş. ve İnş. Malz. Gıda Mad. Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında akdolunan otogaz bayilik sözleşmesinde diğer davalı İ.. P..’in de kefil olarak yer aldığını müvekkilince sözleşmeden kaynaklanan edimler ifa edildiği halde, davalı yanın taahhütlerine uymadığını, davalının müvekkilinden otogaz alımına son vererek başka yerlerden mal alımı yapması üzerine müvekkilince haklı nedenle akdin feshedildiğini ileri sürerek demirbaş menkullerinin istirdatına, olmadığı takdirde güncel değerlerinin tahsiline, demirbaşların halen iade edilmemesi nedeniyle sözleşmenin 15/a maddesi uyarınca teslim ve iadede gecikilen hergün için günlük 100 USD’den şimdilik 2.000 USD cezai şartın ve davalının akde muhalefeti nedeniyle sözleşme feshedilmiş bulunduğundan bayilik sözleşmesinin 15/b maddesinde belirtilen ve 100 ton LPG’nin fesih tarihindeki ana depo satış fiyatı kadar hesaplanacak cezai şart alacağından şimdilik 5.000 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilince davacıya keşide edilen ihtarnamelerde yakınma ve şikayetlerinin bildirildiğini ancak sonuç alınamadığını, sözleşmenin feshedildiğini, davacının kusurlu olduğunu, demirbaşların müvekkili tarafından muhafaza edildiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; bayilik sözleşmesi devam ederken davalının bir başka şirketten dağıtıcılık lisansı aldığı ve davacıdan mal alımını durdurduğu, davalının sonradan davacı ariyetlerinden kaynaklı şikayetlerini gündeme getirmesinin sözleşmeyi sonlandırma ve tazminat istemlerinden kurtulma çabası olarak değerlendirdiği, bu nedenle sözleşmenin davacı yanca haklı nedenle feshedildiği, 5.000,00 TL cezai şart talebinin yerinde olup tenkisini gerektirir bir miktar olarak görülmediği, ariyet olarak bırakılan menkullerin iadesi talebinde sözleşme ister haklı isterse haksız nedenle sona ersin mülkiyet sahibi olan davacının iade isteminde haklı olduğu, yargılama sırasında bir kısım menkullerin iade edildiği, ariyet menkullerden kaynaklı cezai şart talep edilmekte ise davacının menkullerini teslim almaktan kaçındığı, öte yandan sözleşmede teslimin şekli belirlenmediği dolayısıyla ariyet istasyonda teslim edildiğine göre orada teslim alınması gerektiğinden davacının teslim alabileceği açık olan menkulleri teslim almayarak cezai şart istemini ileri sürmesinin yerinde görülmediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, iade edilen ariyet menkuller yönünden dava konusu kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına, davacıya, davalı yanca iade edilmeyen 1 adet Lpg pompası, 1 adet seviye göstergesi, 1 adet ışıklı yazı, 2 adet yön göstergesi, 1 alın kaplama, 1 adet kolon kaplamanın davalıdan alınarak davacıya iadesine, iade edilmediği takdirde dava tarihindeki bedelleri olan 1.040,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin ve ariyet menkullerden kaynaklı cezai şart isteminin reddine, sözleşmenin ihlali nedeniyle cezai şart isteminin kabulüne 5.000,00 TL cezai şart tutarının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2012/15379 E., 1785 K. sayılı ilamıyla “diğer temyiz itirazlarının reddine ancak; taraflar arasındaki sözleşmenin 15/a maddesinde “… Bayi, Totalgaz’ın fesih ihbarında tayin edeceği müddet içinde Totalgaz’ın kendisine ariyet olarak vermiş bulunduğu malzemeleri normal yıpranma hariç, teslim aldığı gibi mükemmel şekilde Totalgaz’a iade ve teslimle mükelleftir. Teslimin gecikmesi halinde Totalgaz, her türlü kanun yollarına başvurabileceği gibi bayi geciken hergün için Totalgaz’a cezai şart olarak 100 USD ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Totalgaz, ayrıca bayinin feshe sebebiyet vermesinden dolayı maruz kaldığı zarar ve satış kaybından dolayı mahrum kaldığı karı da bayiden talep etme hakkına sahiptir.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Davacı, davalıya çektiği 06.03.2007 tarihli fesih ihbar ihtarnamesinde tayin ettiği müddet içinde ariyet olarak verilen malzemelerin iadesini talep ettiği halde bu süre içersinde iadenin gerçekleşmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, dava sırasında alınan ihtiyati tedbir kararının infaz edilmemiş olması red gerekçesi olarak belirtilmiş ise de davacının sözleşmenin 15/a maddesine göre talep ettiği cezai şart dava tarihine kadar olan gecikmeyle ilgili olup, ihtiyati tedbir kararı ise dava tarihinden sonraki dönemi ilgilendirdiğinden bu yöndeki red gerekçesinde isabet görülmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece, anılan sözleşme hükmü uyarınca davacının sözleşmede belirtilen prosedürü yerine getirdiği ve gecikmeden dolayı cezai şart isteyebileceği gözetilerek cezai şart miktarının hesaplarına yönelik bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ,yanılgılı değerlendirme neticesi yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalının 26.03.2007 tarihinde mütemerrit olduğu, bu tarihten 11.03.2010 (dava tarihi) tarihine kadar ariyet olarak verilen malzemelerin davacıya teslim edilmemesi nedeniyle oluşan 1081 günlük gecikme sonucu günlüğü 100 USD’den yapılan hesaplama neticesinde oluşacak tutardan davalının sorumlu olduğunun belirlendiği bu konuda ayrıca bilirkişi raporu aldırılmasına gerek duyulmadığı böylece davacının bu kaleme yönelik 2.000,00 USD talebinde haklı bulunduğu gerekçesiyle, daha önce verilen kararın davalı yanca temyiz edilmemek suretiyle davacı tarafın bozma ilamı kapsamında reddolunarak hükmün kesinleşmiş kısımlarının aynen tekrarına, iade tutanağında yazılı ariyet menkuller iade edilmiş bulunduğundan bu menkuller yönünden dava konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davacıya, davalı yanca iade edilmeyen toplam yedi adet malzemenin iadesine, iade edilmediği takdirde dava tarihindeki bedelleri olan 1.040,00 TL’nin davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine, sözleşmenin ihlali nedeniyle cezai şart talebinin kabulüyle, 5.000,00 TL cezai şartın 26.03.2007 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalılardan müteselsilen tahsiline, ariyet menkullerin iade edilmemesinden kaynaklanan 2.000,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarınca bir yıllık vadeli USD mevduatına verilen en yüksek faiz oranın da temerrüt faizi işletilerek davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilince bozma ilamı sonrasında dosyaya sunulan 30.09.2013 tarihli yazılı beyanlarda; malların değeri ile istenilen cezai şart arasında büyük orantısızlık olduğu ve talep olunan cezai şartın çok yüksek bulunduğu bildirilmiştir. Bu durum karşısında mahkemece, davacı tarafın cezai şart istemine konu tutarın fahiş olup olmadığının tespitine yönelik bu meblağın davalının ticari bakımından mahvına yol açıp açmayacağı hususunun saptanması için davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp uzman bir bilirkişiden rapor aldırılarak ayrıca davacı yanın BK 49/1. maddesi uyarınca zararın artmasına sebebiyet verip vermediği hususu üzerinde de durularak, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde görülmediği gibi, öte yandan ariyet olarak teslim edilen malzemelerin iadesi istemine konu 06.03.2007 tarihli ihtarnamesinin davalılara 14.03.2007 tarihinde tebliğ olduğu ve verilen onbeş günlük süre neticesinde davalılara temerrüt tarihlerinin 30.03.2007 tarihinde oluştuğunun gözetilmeksizin mahkemece cezai şart hesaplanmasına konu temerrüt tarihinin 26.03.2007 olarak esas alınması da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma biçimine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.