Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/13852 E. 2014/17731 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13852
KARAR NO : 2014/17731
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2010/365-2013/107

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili Av….. ile davalı şirket yetkili temsilcisi O. K.ve vekili Av. … gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekilleri ile davalı şirket yetkili temsilcisinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacılar vekili, müvekkili F. ile davalı şirket arasında imzalanan 11.12.2006 tarihli İşbirliği sözleşmesine istinaden 22.05.2009 tarihinde “A. B” adlı geminin alımı için düzenlenen 3.726.000 ABD Doları ek kredi sözleşmesinin akdedilmesi için müvekkili tarafından yapılan çalışmalardan doğan komisyon ücretinin davalıya keşide edilen 27.10.2009 tarihli ihtarnameye rağmen ödenmediğini ileri sürerek müvekkilinin ek kredi sözleşmesinin imzalanmasından doğan iş bu komisyon ücreti alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesine konu 22.05.2009 tarihli ek protokolün imzalanmadığını, davacıların müdahale ettikleri görüşmelerin ise 17.04.2008 tarihli ana kredi sözleşmesinin yıllık gözden geçirilmesine ilişkin bir ek protokole dair olduğunu, asıl sözleşme hükümlerine göre her bir ek protokol tanziminin müvekkili bakımından yeni bir komisyon ücreti doğuracağına dair sözleşmede hüküm bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davaya konu edilen alacağın 17/04/2008 tarihli sözleşmeden kaynaklanmadığı, 22/05/2009 tarihli sözleşme dahilinde yapılan değerlendirmede davalı tarafından 3.726,00 USD kredi karşılığı davacının hak ettiği komisyon bedelinin ise ödenmediğinin anlaşıldığı, davacının 22/05/2009 tarihli sözleşme üzerinden talep edebileceği ücretin 11/12/2006 tarihli işbirliği sözleşmesinin ücret başlıklı 3. maddesine göre hesap edilmesi sonucu uyuşmazlık konusu 22/05/2009 tarihinde düzenlenen kredi sözleşmesinin toplam tutarı olan 3.726,00 USD ‘nin %1,30’u tutarı olan 48.438 USD tutarındaki davacı alacağının mevcut olduğu, gerekçesiyle davanın kabulüne icra takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin 48.438 USD asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 2.601,05 USD’de işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 51.039,05-USD alacak üzerinden devamına, asıl alacak olan 48.438-USD’ye takip tarihi olan 07/12/2009 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar yıllık 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz uygulanmasına, alacak bilinebilir olmakla asıl alacak olan 48.438-USD’nin takip tarihi itibarı ile TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL’ye çevrilerek TL karşılığı olan miktar üzerinden dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan İİK hükmü uyarınca %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davalı ile dava dışı banka arasında imzalandığı iddia olunan 22.05.2009 tarihli ek kredi sözleşmesinden doğan faturaya dayalı komisyon ücreti alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 11.12.2006 tarihli İşbirliği Sözleşmesinin 2. maddesinde davacı F… BV-Türkiye’nin edimleri belirtilmiş, 3. maddesinde ise “ücret” düzenlenmiştir. Buna göre 5000 USD’sinin sözleşmenin imzalanması üzerine peşin ödeneceği, ayarlanan borç finansmanı meblağları üzerinden %1,30 olarak hesaplanacak ücretin %50 ‘sinin sözleşmedeki göstergelere uygun bir şekilde bir finansman bankasından bağlayıcı bir teklif alınması üzerine, %50 sinin ise ilk tediye üzerine ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 22.05.2009 tarihli kredi ön protokol sözleşme metninin yukarıda belirtilen işbirliği sözleşmesi kapsamında davalıyı bağlayıcı nitelikte olup olmadığı ve bu yönden davacının davalıdan ücret talebinde bulunup bulunamayacağı konusunda toplanmaktadır. Davacının davalıya finansman sağlamak amacıyla aracılık yapması halinde İşbirliği Sözleşmesinin 3. maddesine dayanarak ücret talep edebileceği anılan sözleşme hükmü gereğidir. Her ne kadar davalı taraf somut olay bakımından İşbirliği Sözleşmesinin ve dava konusu finansman teklifine ilişkin ön protokol metninin kendilerini bağlamayacağını savunmuş ise de daha önce sağlanan 22.04.2008 tarihli kredi sözleşmesi sebebiyle aynı işbirliği sözleşmesindeki ücret hükmüne göre ihtilafsız olarak komisyon ödendiği anlaşıldığı gibi işbirliği sözleşmesinin 4. maddesinde 3 ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceği konusunda ihbarda bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı şartlarda devam edeceği hükmü bulunduğundan davalının bu yöndeki savunmalarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davacı tarafın ücret talebinde bulunabilmesi için İşbirliği Sözleşmesi kapsamında finansman sağlama açısından girişimlerde bulunması ve finansman teklifinin bağlayıcı bir teklif olması gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde İşbirliği sözleşmesinin 3. maddesinde belirlenen komisyon ücretinin %50’sinin ödeneceği, kalan %50 sinin kredinin tediyesi halinde ödeneceği anılan sözleşme hükmünden anlaşılmaktadır.
Bu durumda Mahkemece dava konusu kredi teklifine ilişkin ön protokol metninin bağlayıcı bir teklif olup olmadığı, davalının bu protokol uyarınca kredi kullanıp kullanmadığı araştırılarak davacının, sözleşme uyarınca komisyon ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı, kazanmışsa tediye gerçekleştiğinde ücretin tamamına hak kazanacağı, kredi görüşmeleri yapılıp bağlayıcı bir teklifin alınmasının %50 ücrete hak kazandıracağı gözetilerek konularında uzman üç kişiden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve
Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan alacakla ilgili olarak davalıya noterlikçe temerrüt ihtarnamesi tebliğ edilmiş olup temerrüdün ihtarname gözetilerek saptanması ve faize bu şekilde saptanacak temerrüt tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da diğer bir bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.