Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/13735 E. 2014/17448 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13735
KARAR NO : 2014/17448
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2013/4-2013/410

Yapı ve Kredi Bankası ile L.. İ.. arasındaki itirazın iptali ve Z… Tekstil İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş ile Yapı ve Kredi Bankası A.Ş arasındaki birleştirilen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı – birleşen dava davalısı ile davalı ve birleşen dava davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, genel kredi ve teminat sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını tahsili için girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının aynı konuda aynı alacak iddiası ile birden çok takip başlattığını, bu takiplerin iptaline yönelik davaların devam ettiğini, müvekkilinin davacı bankaya bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı Z…Tekstil İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş vekili, davalı bankadan kullanılan kredinin borcunun tasfiyesine yönelik taraflar arasında 07.06.2005 tarihinde protokol imzalandığını ve borcun protokole göre taksitler halinde ödenerek tasfiye edildiğini, buna rağmen bankanın müvekkili firma aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, takibin iptali için icra Hukuk Mahkemesine açılan davanın derdest olduğunu ayrıca sözleşmede kefil olan L.. İ.. hakkında da takip başlatıldığını, itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, müvekkilinin davalı bankaya herhangi bir borcu olmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili cevabında, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacı – birleşen dava davalısı banka ile birleşen dava davacısı Z… Tekstil A.Ş arasında akdedilen genel kredi ve teminat sözleşmesine davalı L.. İ..’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza koyduğu, kredi borcunun 07.06.2005 tarihli uzlaşma tutanağı ile yeniden yapılandırılarak borç tasfiye işlemi yapıldığı ancak bu yapılandırma ve ödeme planının dışında genel kredi sözleşmesi hükümleri gereğince davacı bankanın hem asıl borçludan hem de kefil davalıdan yapılan işlemlerin masraflarını talep etme hakkının bulunduğu ayrıca 50 adet çek nedeniyle 30.000,00 TL gayrinakdi alacağı olduğu dolayısıyla icra takibine itirazında davalının haksız olduğu bankanın asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yaptığı, her iki takibin aynı alacak için yapılması nedeniyle takip ve tahsilde tekerrüre yol açılmaması gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı L.. İ.. ve birleşen dava davacı vekili ile davacı birleşen dava davalısı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı banka ile davalı müteselsil kefil ve birleşen davanın davacısı asıl borçlu arasında 07.06.2005 tarihli “ilam niteliğinde uzlaşma tutanağı – 2” başlıklı bir tasfiye protokolü imzalanmış ve anılan protokol gereğince son taksidinde 2010 tarihinde ödenmesi ile protokol kapsamındaki borç ve fer’ilerin sona erdiği takibin ise 2012 yılında açıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık asıl ve birleşen davaların konusunu oluşturan icra takiplerindeki borçların sözü edilen tasfiye protokolü kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu borcun anılan tasfiye protokolü kapsamında kalmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de bilirkişi raporuna gerekçeleri de gösterilmek suretiyle asıl borçlu ve müteselsil kefil tarafından vekilleri vasıtasıyla itiraz edilmiştir. Bu durumda mahkemece rapora yönelik itirazların değerlendirilmesi ve dava konusu borcun anılan tasfiye protokolü kapsamında kalıp, kalmadığı hususunda konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davacısı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı – birleşen davanın davalısı banka vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.