YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13723
KARAR NO : 2014/18135
KARAR TARİHİ : 16.12.2014
MAHKEMESİ : İstanbul (Kapatılan) 32. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2013/220-2013/334
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, daha önce açtıkları 7.500-TL’ lik kısmi tazminat davasının sehven takip edilemediğini ve açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bahse konu davada da belirttikleri üzere, davalının bayilik sözleşmesi uyarınca müvekkilinin LPG bayisi iken, 01.01.2007′ de fiilen bayiliği bıraktığını, bu nedenle müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle müvekkilinin zararının doğduğunu, bu doğrultuda tüplerin iade edilmemesi nedeniyle 1.593,50-TL cezai şart, 14.326-TL haksız davranış nedeniyle cezai şart ve 4.341,18-TL kar mahrumiyetinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacının dilekçe içeriği ile sonuç kısmında çelişki olduğu ve ayrıca 7.500-TL üzerinden harç yatırıldığı belirtilerek mahkemece talebini açıklaması istenilmiş, davacı vekilinin sözkonusu alacak kalemlerinden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500-TL’ nin tahsiline karar verilmesini talep ettikleri şeklinde açıklama yaptığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle karşılıklı mutabakatla sözleşmenin sona erdirildiğini, davacının bir zararının olmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalının iddia ettiği mutabakata dair bir belge bulunmadığı, davacının bayilik sözleşmesini feshinin haklı bir sebebe dayandığı, sözleşmede haklı sebeple fesih hali için haksız davranışa dayalı cezai şart, tüplerin iade edilmemesine dayalı cezai şart ve mahrum kalınan kar kaybının istenebileceğinin düzenlendiği gerekçeleriyle, davacının davasının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kabulü ile, davacı vekilinin bu aşamada talep etmiş olduğu miktar dikkate alınarak, borçlu tacirin mahvına sebep olacak kadar miktarın ağır olmadığı anlaşıldığından B.K.nun 20/II maddesi gereğince tenkis hükümleri uygulanmaksızın, 7.500-TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK.’nun 109/2 maddesi “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmünü, HMK.’nun 115/2 maddesi ise “Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda davacı, 21.08.2013 tarihli dava dilekçesinde ve özellikle 19.12.2013 tarihli celsedeki açıklamalarında, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan şimdilik 7.500-TL cezai şart ve kar mahrumiyetinin tahsiline karar verilmesini talep ederek kısmi dava açmıştır. 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra kısmi dava açılamaz. Zira taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konmuştur. Bu nedenle alacağın belirlenmesi mümkündür.
Bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.’nun 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirkeni bu yönler gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.