Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/13647 E. 2014/18125 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13647
KARAR NO : 2014/18125
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2014
NUMARASI : 2013/31-2014/351

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davalının genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğunu, borç ödenmediğinden davalı ve diğer borçlular hakkında Manavgat 2. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/3843 sayılı dosyasından icra takibi yaptıklarını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, sehven davalıya ihtarname tebliğ edilmediğinden takip öncesi faizden davalının sorumlu olmadığını kabul ettiklerini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kat ihtarının müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin yıllar önce imzaladığı sözleşmeyi davacı bankanın kredi kullanan davadışı şirket borca batık hale geldiği için sonradan tarih atarak kendi menfaatleri doğrultusunda doldurduğunu, sözleşmeye yazılan tarih itibariyle müvekkilinin davadışı şirketle bir bağlantısının olmadığını, müvekkilinin bilgisi dışında kullandırılan kredilerden sorumlu olmadığını beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, banka ile davadışı şirket arasında 10/10/2006 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve kredi açıldığı, davalının da müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile imzaladığı, davacı banka tarafından kullanılan ve davalının imzaladığı borcun ödendikten sonra yeni krediler açıldığı ve takibe konu kredilerin NE000996 nolu 19/10/2011 tarihli 300.000-TL ile L0002577 nolu 19/10/2010 tarihli 112.000-TL krediden davalının sorumlu olamayacağı gerekçeleriyle, sübuta ermeyen davanın reddine, davacı taraf davasında haksız ve kötüniyetli olduğundan asıl alacağın takdiren %20’si oranında hesaplanan 62.130,40-TL icra tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 tarih ve 2002/19-866 E ve 2002/845 K sayılı kararında da açıklandığı üzere davalı, davadışı borçlu ile davacı banka arasındaki süresiz kredi sözleşmesinde müteselsil kefil durumundadır. Borçlu ile banka arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi bulunduğundan, kredi borcunun bir tarihte tamamen ödenmiş olması, kredi sözleşmesini sona erdirmez. Aynı sözleşmeye dayalı olarak sonradan kullandırılan kredilere ilişkin kefalet sorumluluğu devam eder ise de, davalının kefalet imzasının bulunmadığı sözleşmelere dayanılarak kullandırılan kredilerden dolayı davalının kefalet sorumluluğundan söz edilemeyecektir. Bu durumda mahkemece somut olay bakımından davalının belirtilen ilkeler çerçevesinde kefalet sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespiti konusunda inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Diğer yandan, dava dosyasında alınan ve hükme esas alınan raporun bir ön rapor niteliğinde olduğu ve davacı vekilinin rapordaki hususlarla ilgili olarak gerekçelerini göstermek sureti ile beyanda bulunmasına rağmen, mahkemece bu beyanları da karşılar nitelikte ek veya yeni bir rapor alınmadan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiye ya da bilirkişi kurulu aracılığıyla, banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak sureti ile tarafların tüm iddia ve savunmalarını irdeleyen, davalının davacı bankaya takibe konu genel kredi sözleşmesi uyarınca borcu olup olmadığını, varsa ne kadar borcu olduğunu tespit eden, Yargıtay denetimine elverişli bir rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı banka yararına BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.